1. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 25 May 2014 22:42
gönderen Skywalker
Resim

Edebiyata ilgi duyan kişiler bu konu altında kitaplardan alıntılar, alıntı şiirler (ya da kendi şiirleri), denemeler, yazılar, anılar ve edebiyata dair birçok şey (kendi yazdıkları da dahil) paylaşırsa güzel olur diye düşünüyorum. Forumda böyle bir başlığın eksikliği vardı. :) Ben başlayayım;

“Her haklı olma ihtiyacı hissettiğinde farkına varmanı isterim; ego senden doyum bekliyor. Hemen onu sustur; onu beslemeyeceğini kibarca söyle ve sevgiyle yerine oturt.” (Uğur Koşar - Allah De Ötesini Bırak)

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 26 May 2014 00:04
gönderen Sofie
"Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacak. Öyleyse, 100 yıl daha yaşamayacağız diye ağlamak, 100 yıl önce yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir. Ölüm başka bir hayatın kaynağıdır . Bu hayata gelirken de ağladık , eziyet çektik; bu hayata da eski şeklimizden soyunarak girdik.
Başımıza bir defa gelen bir şey büyük bir dert sayılamaz . Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl karı mıdır ? Ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki farkı kaldırır ; çünkü yaşayamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur .
'' (Montaigne- Denemeler)

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 26 May 2014 00:39
gönderen qnq
Ben öyle “kuşun kanat çırpışındaki rüzgarın sesi” gibi cümleler yazmayı bilmem. Ya da yüklü anlamlar içeren sözler aktaramam. Düşündüğüm şeyi olduğu gibi söylerim. O an aklıma ne ile ilgili yazmak gelmişse onu yazarım. Gündemde ses getiren konuları bilmem ben.
Güzel fotoğraflarla yazımı destekleyip, derinliğine derinlikte katamam. Bilmem çünkü fotoğrafı. Yazdığım şeyin fotoğrafı yoktur bende. Zaten gerçek bir fotoğrafı çekmeyi de bilmem.
Yalnızca başkalarının sözlerini alıntı yapan ahmaklardan hiç değilimdir. Yazdığı sözü neden yazdığını dahi bilmeden, sırf, karaladığı iki satır üçe çıksın diye yazı yazan tipler vardır hani. Tek amaçları beğeni toplamak ve aferin almaktır. Bende o da yoktur. Ya ben yazarım ya da susarım.
Yüzlerce, binlerce kişi yazdıklarımı okusun kaygısı da yoktur bende. Sadece o okusun yazdıklarımı yeterlidir benim için. O’nun kim olduğunu bende bilmem.
Bildiklerimden ziyade bilmediklerimden başlarım ben.

qnq

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 29 May 2014 19:45
gönderen sarıcizmelimehmetaga
Resim

Biraz ‘ÖZLÜ’ Biraz BEN

Bir röportajında neden yazılır sorusuna şöyle cevap veriyor Tezel Özlü;

‘’ Dünya acılı olduğu için yazılır . Duygular taştığı için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bu, bir kez bu zavallılıktan kurtulmayı görsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. İşte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazılır ya da kendi kendine kanıtlamak için. Çünkü insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar. Dünyasına egemen olan insan, acıları çoşkuya,bunalımı yaratmaya, sevgisizliği sürekli aşka dönüşterebilir. Ben dünyama egemen olabilmeyi edebiyatla öğrendim. ‘’

Ne kadar etkileyici öyle değil mi? Kendini çok iyi ifade edebilen bir yazar Tezel Özlü. Eserini okuduğunuz andan itibaren kurduğu cümlelerden bunu hemen anlayabiliyorsunuz. Onun eserlerinde toplum kurallarına başkaldıran, kadın duyarlılığını öne çıkaran bir ses vardır. Eserlerini okuduğunuz da üzerinizden kolay kolay atamayacağınız izler bırakır. Bu nedenle ilk yazımı Tezer ÖZLÜ hakkında yazmak istedim. Çünkü yazar gibi bende duygularımı ifade etmek için yazıyorum. Düşündüklerimi daha kalıcı hale getirmek ve kendi dünyama egemen olmak için yazıyorum .

*

Tezer Özlü‘yü daha iyi anlayabilme şansını ise Çocukluğun Soğuk Geceleri kitabı ile elde ettim, daha önce onun hiçbir kitabını okumamıştım. Bu kitabı okuduğunuz an herkesin içinde yaşadığı yalnızlık, bunalım ve varoluşa dair sorular yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor. Sorgulama hissi ile doluyorsunuz. Kitap size kalabalık dünyada ne kadar yalnız olduğunuzu hatırlatıyor. Baskılar, isteğe göre gitmeyen hayatlar, toplumun bize dayattığı zorbalıklar… Kitapta bu konular yazarın çıplak gerçekçiliği ile anlatılıyor. Sevdiğim başka bir şey de yazarın hem çocuk hem yetişkin halini onun gözünden yaşamamız. Özellikle yazarın hastane de geçirdiği günleri anlattığı ve elektro şok verilirken hissettiği duyguları yazarla birlikte yaşayarak hatta onun için üzülerek okuyor ve ancak bu kadar iyi anlatabilirdi diyorsunuz.

Kitabın bir başka bir özelliği de okurken her cümlenin her paragrafın altını çizme gerekliliği .Çünkü okuduğunuz her cümle çok farklı anlamlara gelebiliyor. Sizlere kitap içinden birkaç örnek vermek istiyorum fakat bunları ifade ederken zorluk çektiğimi de belirtmeliyim. Kitap tümü ile okunduğunda çok daha anlamlı bir halde çünkü.

“Yaşam, şimdi ancak kavranılması ve anlaşılması gereken; oysa yaşanması, gerçeğine inilmesi ilerideki yıllara atılan bir yabancı öğe gibi önümüze getirilmiş. Coğrafya derslerine getirilen yerküre gibi. Kimse yaşadığımız mevsimin, günlerin ve gecelerin yaşamın kendisi olduğundan söz etmiyor. Her an belirtilen bir öğretiye, bizler de hazırlanıyoruz. Neye?’’

Bu paragrafı okuduğunuzda hayat üzerine düşünmeye başlıyorsunuz. Çünkü hayatın sıradanlığı, bizim hayat için hiçbir şey yapmayışımız, hayatı makineye bağlı bir döngü şeklinde devam etmemiz ve bizlerin bundan şikayetçi olmaması, hayata şekil veremeyişimiz… Tezer Özlü’nün kitapları en çok da bunları hissettiriyor. Ya da başka bir paragrafında;

”Neden dost olmadan, erkek-kadın, karı-koca olmaya çabalıyoruz? Bizim insanlarımızın insan sevmesi, insan okşaması, çocukluktan engelleniyor. Saptırılıyor, çarpıtılıyor.”

derken sevmenin bile ayıp olduğu, bir kadın ve erkeğin sadece karı koca olabileceği, dost olmadan birbirimizi belli görevler yüklenmiş iki insan olarak görmemizden yakınmasını çok anlamlı buldum çünkü yaşadığımız toplumda bir kadın ve erkeğin asla arkadaş olamayacağına o kadar inandırılmışız ki.

Ya da başka bir satırında ”Bazı kitaplar, gerçek yaşamdan daha duyarlı, daha büyük boyutlara götürüyor ” derken bende aynı şeyi bu eseri için düşündüm. Kitap sizi oldukça etkileyebiliyor. Bitirdiğimde yalnız kalmak, hayat üzerine düşünmek istediğim zamanlar bile oldu. Çünkü kitaptaki duygular oldukça gerçekti. Ölüm ve yaşam arasındaki o duyguları çok iyi hissettiriyordu. Ve içindekiler oldukça hayattandı. Benzer şeyler düşündüğümüz hayatımızdan.

Kitapta kendimizden, hayattan, yaşadıklarımız veya yaşanmışlıklardan ziyade Tezer Özlü’yü de buluyoruz. Kitap kesinlikle Tezer Özlü’nün hayatına da çok iyi ışık tutuyordu. Eğer sizde Tezer Özlü’yü daha önce hiç okumadıysanız ve okumayı düşünüyorsanız kesinlikle Çoçukluğun Soğuk Geceleri ‘ni okumanızı tavsiye ederim. Yazarın dünyaya karşı bakış açısını ve ruh halini oldukça iyi anlayabiliyor ve yazarı daha iyi tanıma şansını buluyorsunuz.

SARIÇİZMELİMEHMETAGA

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 29 May 2014 20:29
gönderen arnoldburadanegezer
''Cesurca çıkarım düşmanımın karşısına çünkü kimseden korkusu yoktur bu kalbin.
Ancak gönül yarası korkutur beni.
Kör kalmaktan korkarım savunmasız gecede.
Aslında kimi itiraf eder kendine, kiminin kafası basmaz.
Sığ bir kalpte korku barınmaz, çünkü sığ kalpler asla kırılmaz.
Ama esen yelle bile incinebilir içtenlikle seven şefkatli kalpler.
Sahiden dürüstsem sonuna kadar açmam gerekir hassas kalbimi sevenlerime.
Büyük sevinç duyarım bundan ya da kalbimi söküp geri verebilirsiniz elime.''

Tupac Amaru Shakur

Niye izin vermiyosun yoluna kuş konmasına
Niye izin vermiyorum yoluma kus konmasına
Niye kimseler izin vermez yollarına kus konmasına
Öyle güzelsin ki kus koysunlar yoluna.

akrep gibisin kardeşim

MesajGönderilme zamanı: 30 May 2014 15:03
gönderen eskimo
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Nazım Hikmet

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 30 May 2014 15:41
gönderen bir adem
cemil meriç okuyan seven var mı, epeydir aklımda var okumak da nasip olmadı

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 30 May 2014 16:55
gönderen Biskiel
Önümde dursan ve bana baksan içimdeki acılar hakkında ne bilebilirsin ki? Ben seninkiler hakkında ne bilebilirim ki? Ve ayaklarına kapanıp ağlasam ve anlatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç olduğunu anlatsalar; benim hakkımda cehenneme ilişkin bildiklerinden daha fazla bilecek misin? Bu yüzden bile biz insanlar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygılı, o kadar düsünceli, o kadar sevgiyle durmamız gerek.

Franz Kafka

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 30 May 2014 23:48
gönderen Simonov
Hiç uçan balonum olmamıştı. Olsa ne olacaktı ki? Balonu süzülüp gideceği bir gökyüzüm bile yoktu yüreğimde. Çaldılar.

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 01 Haz 2014 21:20
gönderen Leonardo da vinci
biradam yazdı:cemil meriç okuyan seven var mı, epeydir aklımda var okumak da nasip olmadı

Soruna cevap değil ama izlemediysen tavsiye ederim.
Spoiler: göster