2. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 01 Haz 2014 21:32
gönderen bir adem
Leonardo da vinci yazdı:
biradam yazdı:cemil meriç okuyan seven var mı, epeydir aklımda var okumak da nasip olmadı

Soruna cevap değil ama izlemediysen tavsiye ederim.
Spoiler: göster

etkiledi baya, cemil meriç bu ülkenin gerçek değerli aydın insanlarındanmış, Allah rahmet eylesin.

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 01 Haz 2014 21:35
gönderen Leonardo da vinci
biradam yazdı:
Leonardo da vinci yazdı:
biradam yazdı:cemil meriç okuyan seven var mı, epeydir aklımda var okumak da nasip olmadı

Soruna cevap değil ama izlemediysen tavsiye ederim.
Spoiler: göster

etkiledi baya, cemil meriç bu ülkenin gerçek değerli aydın insanlarındanmış, Allah rahmet eylesin.

Aynı etkiyi bende de bırakmıştı, erdal beşikçioğlunun seslendirmesi de ayrı bir güzel.Cemil meriçe de Allah rahmet eylesin böyle aydınlar yok denilecek kadar az artık.

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 02 Haz 2014 16:41
gönderen eskimo
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.

William Shakespeare

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 05 Haz 2014 04:14
gönderen Kynetsu
John:Doğru ancak yine daha önce, 13 ve 14 yüzyıllarda İslam sufileri ilahi aydınlığın(ışığın) insan lensleri vasıtasıyla yansıtıldığını öğretmişlerdi.Bu bağlamda İbn Arabi şu tavsiyede bulunmuştur."Geride kalanlara ( sizin dışınızdakilere) inançsızlık göstermeyesiniz diye herhangi bir hususi akideye aşırı olarak kendinizi bağlamayın...Her yerde hazır ve nazır olan ve her şeye gücü yeten Tanrı, tek bir akideyle sınırı değildir.Zira o şöyle buyurmaktadır: "Her nereye dönerseniz dönün, Allah'ın yüzü (zatı) oradadır"(Kur'an 2:115).Cüneyd-i Bağdadi'de su içinde bulunduğu kabın rengine göre şekil alır diyerek dinlerin aldığı şekilleri farklı kültürel faktörlere bağlı olduğunu ifade etmiştir.İbn Arabi bu ifadeyi şöyle yorumlamıştır: "Şayet bir kimse suyun renginin, bulunduğu kabın rengi olduğunu söylemekle Cüneyd'in ne kastettiğini tam olarak anlasaydı her inananın kendi inancına izin verirdi ve Tanrı'yı her şekilde ve her inançta tanırdı".13. yüzyılda yaşayan diğer bir büyük sufi Celaleddin er-Rumi'de şöyle yazmıştır:

Kullukta (ibadette) saflık ve kirlilik, tembellik ve gayret
Bunların benim için hiç bir anlamı yoktur
Ben bunların hepsinden bertarafım
İbadet yolları birbirlerinden daha iyi veya kötü olarak tasnif edilemez
Hindular Hindu ibadetlerini yaparlar
Hindistandaki Dravid Müslümanları kendi yaptıklarını yaparlar
İbadet esnasında övülen ben değilim
İbadeti yapanlardır! Ben onların söyledikleri sözü işitmem
Ben ancak onların içindeki alçakgönüllülüklerine bakarım


Muhtemelen çoğulcu bakış açısı için Rumi'nin kendi döneminin dinleri hakkında söylediği şu sözden daha iyi bir örnek olamaz. "Lambalar farklıdır fakat ışık aydır".Batıda 15. yüzyılda ise Kusalı Nicolas "İnançlar Arasında Barış" adlı eserinde "farklı ritüellerin içinde sadece tek bir dinin olduğunu ifade etmiştir.Yine, Hindistan'a geri döndüğümüzde 16. yüzyıl Moğol imparatoru Akbar, 3. yüzyıldaki imparator Ashoka gibi aynı ökümenik ruh içinde dinlerin plüralitesine temas etmiştir.Paralel olarak Batı da da Pensylvania'nın kurucusu William Penn'de "alçakgönüllü, mazlum, merhametli, adaletli, dindar ve samimi ruhların bir dinin her tarafında olduğunu; burada giydikleri farklı özel elbiseler onları birbirlerine yabancı yapmasına rağmen ölüm onlardan bu maskeyi çekip aldığında onlar birbirlerini tanıyacaklardır" diye yazmıştır.Böylece açıkça görülmektedir ki dinsel çoğulculuk görüşü modern Batı kültürünün bir ürünü değildir.Bununla birlikte doğru olan sadece batıda olmamasına rağmen batıda çoğumuzun ayırt edici modern küresel farkında oluşumuzun ışığı altında bu eski bakış açısını çağdaş epistemolojik ve dini araştırmaların yardımıyla geliştirmeye çalışmamızdır.

John Hick, İnançların Gökkuşağı, s. 71,72

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 19 Haz 2014 23:31
gönderen Biskiel
Ey ölümlülerin anlamsız tasası,
Kanatlarını böyle aşağıda çırptıran
Düşünceler ne denli hatalı!

Kimi hukuk, kimi tıp peşinde koşar,
Kimi umudunu papazlığa bağlar,
Kimi zorbalıkla, yalan dolanla hüküm sürer,

Kimi çalıp çırpar, kimi alıp satar,
Kimi şehvet batağına saplanıp
Vakit yitirir, kimi de miskinlik ederken,
Bütün bunlardan arınmışım ben,
Beatrice ile birlikte gökyüzünde idim
Ve sevgiyle ağırlanmakta idim.

İlahi Komedya / Cennet; Kanto 11

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 25 Haz 2014 17:11
gönderen Kynetsu
Dawkins'in zihinsel babasının Bertrand Russell olduğu görülüyor.

Russell'ın 1925 yılına ait makalesi "Neye İnanıyorum"dan "on altı

yaşında ne kadar ilham aldığından" bahsediyor. Russell cemaat

dininin kararlı bir karşıtıydı ve bu da onu, Harris ve Dawkins için bir

rol model yapıyor; biçimsel olarak da Russell'ın istihza, karikatür,

uçarılık ve abartma eğilimini taklit ediyorlar. Ancak Russell'ın

Tanrı'yı inkârına neden olan yalnızca zihinsel unsurlar değildi. My

Father, Bertrand Russell (Babam Bertrand Russell) adlı kitabında

kızı Katharine Tait, Russell'ın Tanrı'nın varlığıyla ilgili hiçbir ciddi

tartışmaya açık olmadığını yazıyor: "Onunla din hakkında

konuşamazdım bile." Russell görünüşe göre karşılaştığı dinî inanç

sahiplerinden sıkılmıştı. "Babamı onun aradığı şeyi, bütün hayatı

boyunca çok istediği tanımlanamaz şeyi bulduğuma inandırmayı çok

isterdim. Tanrı arayışının boşuna olmak zorunda olmadığına onu

ikna etmeyi isterdim.Ancak durum ümitsizdi. Hayattan keyfi tamamen çıkarmış ve

karşıtlarına eziyet eden, can sıkacak kadar ahlakçı, kör inançlı çok

fazla Hıristiyan tanıyordu; onların gizledikleri gerçeği asla

göremeyecekti."

Tait yine de Russell'ın "bütün yaşamının Tanrı arayışıyla

geçtiğine" inanıyor. "Babamın zihninin arkalarında bir yerlerde,

kalbinin en altında, ruhunun derinliklerinde, bir zamanlar Tanrı'nın

doldurduğu bir boşluk vardı ve hiçbir zaman bunu dolduracak başka

bir şey bulamadı." "Bu dünyaya ait olmama, bu dünyada evinin

olmaması gibi, sanki bir hayaletmiş hissini taşıyordu." Dokunaklı bir

pasajda Russell bir keresinde şöyle demişti: "Din öğretmenlerinin

öğütlediği türde en yüksek yoğunluktaki sevgi dışında insan kalbinin

yalnızlığını hiçbir şey dolduramaz." Dawkins'te bu pasaja uzaktan

yakından benzeyen hiçbir pasaj bulamazsınız.
Antony Flew, Yanılmışım tanrı Varmış

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 30 Haz 2014 05:35
gönderen sonkiucdort
:?: :?:

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 07 Ağu 2014 11:39
gönderen fikirdenadam
"Hayatın sunduğu zevkler bile, beni teselli etmek yerine acı veriyor, onu kaybetmenin üzüntüsünü ikiye katlıyorlar. Biz her şeyin iki yarısıydık: Sanki onun payını çalıyormuşum gibi geliyor."

Montaigne, Denemeler, Dostluk Üzerine

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 07 Ağu 2014 18:17
gönderen Kynetsu
O (Hz.Muhammed), özlemini duyduğu dünyayı Adiy b. Hatem'e "...bir kadının tek başına Kadisiye'den Mekke'ye kadar yolculuk yapabileceği bir dünya..." olarak anlatmıştır.

Siyeri Farklı Okumak-M. Azimli s.244

Re: Edebiyat Platformu

MesajGönderilme zamanı: 07 Ağu 2014 19:19
gönderen bir adem
Kynetsu yazdı:O (Hz.Muhammed), özlemini duyduğu dünyayı Adiy b. Hatem'e "...bir kadının tek başına Kadisiye'den Mekke'ye kadar yolculuk yapabileceği bir dünya..." olarak anlatmıştır.

Siyeri Farklı Okumak-M. Azimli s.244

ve fıkhımıza göre kadının yalnız başına seferi sayılacak mesafeye yolculuğu haramdır :S