İçim Döküntü Saçım Süpürge

Kahvemizi yudumlarken ciddi konulardan bir nebze uzaklaşıp kültür-sanat, teknoloji, ilişkiler gibi hayata dair konuları konuşuyor, öneri alıyoruz

İçim Döküntü Saçım Süpürge

Mesajgönderen _f.cap » 23 Kas 2015 19:01

facebook
twitter
gplus

Hiç çevrenizdeki herkes, tüm bedbaht ve beceriksiz hallerini sizin üzerinize yıkmaya çalışıyormuş gibi oldu mu? ya da var oluşun içerisinde bir yerlerde kuytu bir karanlıkta hiçliğe karışmak isterken otomatik lambanın tepenizde sinir bozucu şekilde yandığını gördünüz mü?
Sizi diğer herkesin menfaat ve rızalarına uyarlamaya çalıştıklarını,
her adımınızı samimiyetsiz ve iki yüzlülükle atmanız gerektiğini telkin ettiklerini hissettiniz mi?
Bütün bunlar iç dökme ya da acıtasyon değil, sormak istediğim şeyler var.
Aslında soruyorum hepsini de, tatmin edici cevaplar alamıyorum, pekala o halde ben de buraya günlük yazarım.
Bazen tasavvufun ütopik masalları ilgi çekici olabiliyor, sen anlatmadan seni anlayan şeyhler - ermişler - falan.

Yemin edebilirim

çoğu insan ne yaptığının, ne yediğinin, baktığı şeyin şuuruna varamıyor. Hayır yani, ne yapmalı? kendi içerisinde fırtınalar koparken bir insan, nasıl olur da dışarıda aptal ilan edilir.
Lanet düşünceler, lanet düşünenler dolu dünyamız. Dışarıda kapitalist, evde faşist, yalnızken muhafazakarız.

amına koyayım arkadaşlar böyle psikolojinin ben.

Az önce

artık annemin, birilerine benim hakkında mahcup olmak istemediğine dair dilek ve şikayetlerini dinledim, biliyor musunuz ? ne yapacağını bilememezlik kronik bir rahatsızlık. Sefilliğin bile en azından ahlakı olmalı, şu yaşımda dalgınlığım ve işe yaramazlığımla ünlendim.

Kendime yetecek kadar, huzurla çalışıp,
fazlalık olmaktan kurtulmalıyım. Çabalıyorum
daha küçükken benden umudu vardı insanların ben, bilim adamı olacaktım falan hatta. Daha az salaktım küçükken,
odaklanmak için çabalıyorum bulunduğum yerdeki insanlara kendimi sevdirmek, biraz olsun fazla şefkatle yüzüme bakılsın diye yaranmaya,
Zamanın içinde zararsız, anonim yaşayanlardan biri olmaya çabalıyorum.

Başım ağrıyor,
ceylan kadar ürkek, Hitler kadar arsızım.

Durduk yere gülüyorum

Eskiden uzaylılara fena halde tabi olmuştum diyebilirim, dünya dışına gidip bir de oralarda utanma isteğim beni fantastik bir akıncıya dönüştürmüştü.
Gelmediler tabi,
ben de inanmayı bıraktım. Çocukluk işte

Dostoyevski olsa

Dostoyevski yok.
Burjuvanın getirilerinden bir güzel faydalanan elit güruh, ve biz varız. Haydi kürek mahkumları !
yüklenin işleyen çarklara.

Aklıma, yolu uzatıp eve geç gittiğim

Nazım abiyle konuştuğum zaman geldi bak.



Aslında biraz baksalar

anlattıkları kadar işe yaramaz, dikkatsiz, beceriksiz, adam olmaz, laftan anlamaz biri değilim. Ama en ufak şeyde düzeltmeye çalıştıklarımı da alıp hepsini suratıma çarpınca elbette sersemliyorum.
Şimdi soruyorum, bu sürekli tekrarlanırsa ne olur? hatasız olmak diye bir şey zaten yok arkadaş onu biliyoruz.
Tek sorun geçmiş hatalarının unutulamayışı.

Herhangi bir Van Gogh tablosuna girip sonsuza kadar boş boş bakmak istiyorum.



Zaman, sol frame gibi dostum.

bir o kadar hızlı parlayıp, aynı hızda sönen ;
tutmayan başlıklarız.

hızla.

Bi şiir dinledim bu gün,

"Seni sevmek" diyordu,
Harlem’de mavi gözlerle sarı saçlarla
Pretoria’da simsiyah bir vücutla dolaşmaktır.


Bazen umutla doluyorum

sanki farklı bir dünyada yaşıyormuş, farklı bir evren görüyormuş gibi hissediyorum.

boşver sayın okuyucu, şarkı dinleyelim.




Yoldan Geçenler

Yoldan geçenler, geçenler...
Düşünceli hallerini izleyerek zamanı geçiriyorum
Yaralı vücutları içinde telaşlı adımlarıyla
Geçmişleri attıkları adımlarda gösteriyor yine de kendini

Şüpheyle izlerken Pan'ın oyununu anlıyorum
Maskeli yüzleriyle onlardan iğreniyorum
Zamana uygun bu rol yapış…


Geçecek, geçecek… geçecekler.
En son gelen, kalacak geriye...

Çocuk sadece kutlama yapmayı düşünür
Gerçek şu ki; bunun etkisi, zihninde hiçbir düşünce sistemine başvurmadan gerçeği olduğu gibi kabul edebilme yeteneğinde yansıyor

Sonbahar geldi bile, daha dün yazdı mevsim
Zaman şaşırtıyor beni, hızlanıyor gitgide
Yaşımdaki rakamlar bu hayal ettiğim aylara getiriyor beni


Geçecek, geçecek… geçecekler.
En son gelen, kalacak geriye...

Her ay farklı döngülerde oynanır,
Beni zaman içinde hareket ettiren
bu girdaplar komik aslında..
Bir halden bir hale bocalıyorum amansız bir şekilde

Bu zamanlarda denge bulmaya çalışıyorum,
İnsanlar üzerindeki her yargı
Bana izleyecek bir yön sunuyor;
İçimde özgür olmamı engelleyen şeyleri
değiştirmem için…

Sesler, hareket eden dünyanın penceresinde
Özgür kılıyor ve gösteriyor kendini..
Geçişim (osmoz) içinde dans eden vücutlar
Kayıyor, titriyor, serseme dönüyorlar ve
Karşı konulmaz bir şekilde çekiyorlar birbirlerini

Bu zamanlarda (ifade için) kelime bulmaya çalışıyorum
Hissettiğim her bir duygu
Söylenmemiş olanı ifade etmeyi istememi sağlıyor…
Ve bu zavallı uykudaki hayatlarımızda olması gereken; adalet…


Geçecek, geçecek… geçecekler.
En son gelen, kalacak geriye... Zaz


Boynu eğile kalka adım atarken, matarasında kalmış olan bir kaç damla suyu yudumluyordu. Yalnız olduğunu düşündükçe, Ahter'in kafasını bir sağa bir sola uyuşuk bir biçimde sallaması kendine getiriyordu onu, yaşlı gölgesi gece vakti düşüyordu toprağa.
Yaslanabildiği kadar yaslandı hörgücüne, ve iki elini kafasının arkasında birleştirip yıldızları izlemeye başladı. Tüm galaksileri seçebilecekken ruhu,
Yorgunluğun ninnisiyle derin bir uykuya daldı,

Deve başını eğe kalka ilerlerken..



Bizim ev uzakta uzakta
sabır dağlarının ardında
altın ovalar’in
boş çöllerin ardında
suyun obur tarafında
yorgun dalgaların
sedir ormanlarının ardında
uykudaki bir rüyada
mavi okyanusun ardında, armut bahçelerinin
üzüm bağlarının öbür tarafında
arı kovanlarının arkasında
bulutların ötesinde
özlemimizin
ıslak caddelerin
ve yağmurun
ve denizin ardında

evimizde hikayeler var
vişne ve antep fıstığı var
sıcak kahkahaların arkasında
yorgun insanları var
evimizde mutluluk
havuzunda balıklar var
sokaklarında top oyunu
ve güzel kedileri var
bizim ev sıcak ve samimi,
duvarlarında eski fotoğraflar var
yazın balkonda oynarken deniz kenarında çekilmiş
ve yağmurun altında
elde bir bavul boğazlar düğümlenmiş
güzel ve samimi insanlardan ayrılırken var.




—-—
Doyacak kadar aşın varsa,
başını sokacak bir damın,
insanoğluna kulluk etmiyorsan,
başkasının sırtında değilse geçimin,
tamam, güneşli günler içindesin.


- Ömer Hayyam
—-—




ای دل تونه اى زر ازهستى آگاه
بنشين و مكن هرزهدر آيى هر گاه
هر جا كه رسى اول منزل آنست
راهيست بسى در از و عمر ى كوتاه

Ey gönül! Sen varlık sırrını bilmiyorsun;
Otur ve sürekli saçmalayıp durma.
Vardığın yer, ilk menzil orasıdır;
Çok uzun bir yol; fakat ömür kısa.

---


bir de hava soğuk, sen üşütme.

----
Çocuk yaşta kaybettiği misafirini özleyen mahmur bakışlı bir parkın hasreti, sonbaharıyım.
Tiz kahkahaların yapraklarını titrettiği günleri özleyen vakur ağaç kökleriyim.
Ben toprağım ;
Sevdiklerime kavuşmak için dua etmekten korkuyorum.



Hızla geçen resimler kadar anlam ve etki taşıyorum ancak. İleriye dönük planlarım ya da umutlarım mı var?
eskiden idealist düşünüyor, ideolojik ağlıyordum.
Şimdi o da yok, uhreviyen bir hiç olmanın nutuk çekilesi boşluğunu yaşıyorum.

Hiç ses çıkarmadan varlığını belli eden sizi seviyorum




Bir sürü kötü son düşündüm nazım abi.

Hiç biri iyi bitmiyordu






Anlatamadığımız hisleri, anlamadığımız şeylerin anlatması ne ironik.


....

Kimsesizlik

En son _f.cap tarafından 17 Ara 2015 01:28 tarihinde düzenlendi, toplamda 22 kere düzenlendi.
En'am - 50 قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Resim
Kullanıcı avatarı
_f.cap
 
Mesajlar: 35
Kayıt: 23 Kas 2015 14:12

Re: Bakınız arkadaşlar

Mesajgönderen luebraln » 25 Kas 2015 00:09

facebook
twitter
gplus

Foruma hoşgeldin
üzerime vazife ya da forumun diğer üyelerine dert değil -en azından ben böyle düşünüyorum- ama bu tarz yazıları genelde serbest kürsüye yazarız -ben yazmasamda yazan var halen-

sorulara gelirsem
Hayır çevrem bana bişey yıkıyormuş gibi gelmedi hiç, bilmiyorum belki yerine göre hissettiğim olmuştur.
otomatik lamba olayı görmek değilde hissetmek oldu...
İki yüzlülükle adım atmak diyemesem bile insanların yapısında çıkar ilişkisi olduğunu düşünüyorum bundan 1 yıl evvel aynı soruya çok farklı yanıt verebilirdim lakin şuan çıkarcı olduğunu açık açık söyleyen birini dürüstlüğünden dolayı tebrik ederim.
Elbette yine şahsi kanaatim çıkar ilişkisinin bir sınırı olmalı benim için adalettir.Adil davranmak ya da çıkarın denirse adil davranmayı seçerim diye düşünüyorum.

Ve ne oluyor biliyor musun yavaş yavaş o eleştirdiğin nefret ettiğin insanlardan biri olmaya başlıyorsun.Ne zaman ya da nasıl olduğunun farkında bile değilsin lanet olsun!Black mirrorun 2. bölümündeki son sahnedeki zenci gibi olmak istemiyorum ne yapmalı bilmiyorum :|
"Ve budalalar, anlamadıklarını anlayamayacaklarını yok ederler..."Goethe
Kullanıcı avatarı
luebraln
 
Mesajlar: 482
Kayıt: 05 Kas 2014 20:17

Re: Bakınız arkadaşlar

Mesajgönderen _f.cap » 25 Kas 2015 01:54

facebook
twitter
gplus

Forum olayını pek bilmediğimden nereye park edeceğimi kestiremedim üzgünüm.

Öte yandan, insanın yavaş yavaş nefret ettiği şeye dönüşmesi korkunç bir canavar gibi tüm gerçekliğiyle önümüzde duruyor. Bu nasıl oluyor bir fikrin var mı? git gide daha tepkisizleşmek.
gerçekten şaşırtıcı.
En'am - 50 قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Resim
Kullanıcı avatarı
_f.cap
 
Mesajlar: 35
Kayıt: 23 Kas 2015 14:12

Re: Bakınız arkadaşlar

Mesajgönderen luebraln » 25 Kas 2015 11:42

facebook
twitter
gplus

tepkisiz olmayınca da elinden bir şey gelmiyor.Kendi kendini sıkıntıya sokuyorsun.Beynimizin dünyayı bize iyi algılatmaya çabası yaşamamız için böyle bir mekanizması var diye bir şeyler okumuştum ondan olabilir :roll:
"Ve budalalar, anlamadıklarını anlayamayacaklarını yok ederler..."Goethe
Kullanıcı avatarı
luebraln
 
Mesajlar: 482
Kayıt: 05 Kas 2014 20:17

Re: Bakınız arkadaşlar

Mesajgönderen _f.cap » 25 Kas 2015 12:22

facebook
twitter
gplus

Bir yandan hayatta kalma, yer edinme iç güdümüz bizi ayakta tutmaya çalışırken diğer yandan ruhumuzun derbeder söylemleri gözlerimizi kapatıyor. Tepkimizi adam akıllı tutmalıyız gibi geliyor,
Montaigne'in bir sözü var ; -Kendimizle aramızdaki fark, bir başkasıyla aramızdaki fark kadar büyüktür.-

yani, beni bende demen bende değilim
bir ben vardır bende benden içeri.


yani, Geceler toprağa benimle inmiş.
Kasırga benimle kopmuş denizde.
Sanırım vebalı elim gezinmiş,
Çürüyen ağaçta, hasta benizde.
-Necip Fazıl
En'am - 50 قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Resim
Kullanıcı avatarı
_f.cap
 
Mesajlar: 35
Kayıt: 23 Kas 2015 14:12

Re: Bakınız arkadaşlar

Mesajgönderen salihcyilmaz » 27 Kas 2015 12:45

facebook
twitter
gplus

Simerenya'ya çekil, biraz kafani topla...

Bazi hislerinde kendimi yakin buldum sana, fakat suan dilimden, zihnimden buraya ne kadarini damitabilirim bilemiyorum.

Ya sen kendini bosver de;
insan güneşin doğuşuna alisiyor, gökyüzünün bir ressamin elinden cikmiscasina uyum icerisindeki renklerine ya da bir kus civiltisina tepkisiz buluyor kendini. Ya diyorum ki adam, faydasiyla estetik değeriyle belki de olabilecek en üst mertebeye ulasan günese alismis. Yarin beklenen saatte dogmasa, gecenin karanligini yirtip atmasa üzerimizden, "nasil olur da gecikirsin sen!" tepkisine maruz kalacak, güneş bile... Bu denli ne zaman şuursuzlaştik bilemiyorum, ne günah işledik de bu halde geldik onu da bilemiyorum. Kendi hayatima döneyim buradan biraz. Küçüklükten beri bize anlatilan başari, hep siralamalarda daha önde olmakti, yahut toplumun farkinda olmadan taptigi degerlerde sivrilmekti. Yillarca başarili oldum. Başarilarim hicbir zaman takdir edilmedi. Hayir aksine sadece basarisizliklarim vurgulandi. Neyi ne kadar güzel yaptigimdan öte, ne konuda ne kadar kötü olduğumu biliyorum sadece. Ve zamanla bu öyle bir hal aliyor ki, bir noktadan sonra "ne kadar da kötü bir insanmisim ben" diye bir fisilti duymaya basliyor zihninde insan. Kurtulamadiğin ve onunla yasamak zorunda kaldigin, zihnine saplanmis bir kiymik... Ya da uzun zamandir yaşanan bir gürültünün, kötülüğün echolari... Şöyle bir son üç yila bakiyorum da kafami en son huzurla yastiga koydugum gece, kulaklari cinlasin nazim amcanin, nazim amcadan bir iki küçük övgü cümlesi duyduğum o geceydi galiba. O kadar ihtiyacim varmis demek ki ki söylediği şeylerin ne kadar isabetli olduğunu bile düşünmedim.

Resim

Resimdeki afrikali kabilenin, her bu resmi gördüğümde beni hayretler içerisinde birakan bir adeti var. Bu kabile mensuplarindan biri kötü bir şey yaparsa; kabile bu kişiyi cezalandirmiyor, ne kadar kötü biri olduğunu veya yaptiginin ne kadar bedbaht bir eylem olduğu konusunda dil dökülmüyor. Aksine kabilenin basvurdugu eylem tam aksi yönde: Kabile insanlari bu kişinin iki gün boyunca yaninda bulunuyor ve ona yaptiği güzel, iyilik dolu eylemleri hatirlatiyor. Kabilenin bu tutumunun sebebini şöyle açikliyor: "Her insanin özü iyilik ve güzelliktir; ancak bazen insanlar hata yapabilirler, ki bu hatalari biz o kisinin yardim için yankilanan cigliklari olarak görüyoruz. Bu yüzden biz, o kisnin özünde iyilik ve güzellik dogasiyla yeniden bag kurabilmesi icin bir araya geliyoruz."

Saniyorum bu kabilenin gördüğü şeyi bizler göremiyoruz. Ben bunu hirs ve tamahsizligin bizi körleştirmesine bağliyorum. Daha fazla mutluluk istiyoruz hepimiz; ama göremediğimizden olsa gerek her seferinde yanliş yönde adim atiyoruz. Kötülüğe karşi savaş açmanin güzelliği artiracağina inaniyoruz galiba. Halbuki güzelliği kötü muamele ile artirmak mümkün değil. Iyilik ve güzellik sadece daha fazla güzellikle artar.

Tüm suçu insanlara da yikamiyorum bir yerde, yikmak da istememem. Çocukluğumuzu bir düşünüyorum da, harbiden ne kadar saf ve temizmiş o günler diyorum. Her insan özünde güzeldi de bunlar ne ozaman? Newton'un üçüncü kanunu ,etki - tepki. Cama vurdugunda neden kirilir? Veya her vurdugunda o cam kirilir mi? Belli bir eşiğe kadar dimdik ayakta duran o camin, esik asildigi anda paramparca oldugunu görürsün. Insanlar zamanla güzelliği unutup, içlerindeki kötülüğü keşfettiler. Kümülatif artan kötülüğe karşi durmak her aşamada güçleşir. Bu noktada herkesin dirayeti devreye giriyor, şuuru ve doğruyu yanlistan ayirma yetisi...

Mesela arkadaşlarimdan güzel bir eylem yapan olursa, firsatim olursa o yaptiğinin güzel bir eylem oldugunu dile getiririm; olur da karanlik taraf kendisini cagrirken bulursa icindeki iyiligi hatirlacak bir parca bulunsun zihninde...

Belli bir momentum kazanmiş sisteme karşi koyamazsin, mümkün değil. Altinda kalirsin o sistemin. Ancak, yapacagin küçük eylemlerle o sistemin yönüne etki edebilirsin. Bu yüzden duvara carpmis gibi hissediyoruz bana sorarsan. Karşina aldiğiniz rakip sistemin ta kendisi. Onun yapitaslari degil. Herkese odaklanma. Önce kendine odaklan. Kendini tani. Elin insani bu sözü tapinagina kaziyacak kadar önem vermiş bu söze. Ancak ondan sonra yapacağin eylemleri anlam kazandirabilir ve o eylemlerin ötesini görebilir hale gelirsin.

Üç sene önce üniversitede bir ağacin dibine oturmus kendime sorular soruyordum. Ne olmak istiyorum, bundan sonra neler olacak, hayat amacim ne? O gün bazi cevaplar bulmuştum. Ilginc bir otuz küsür gün geçirdim. Ve Bugunlerde nebuchadnezzar gibi rüyasini unutmuş, ne yapacagini bilemez bir halde ayni yerde oturmus ayni seyleri dusunurken buldum kendimi.

Dusundugumden daha dalgali bir deniz hatta okyanusun ortasindayiz, nereye gidip ne yapacagimizi bilmez bir halde. Diyorum ki ben bu okyanusdan cikarim, sadece biraz tefekkür etmem, anlamam ve harekete geçmem gerekli. Benle kal birlikte bir yol buluruz.
It is a capital mistake to theorise before one has data. Insensibly one begins to twist facts to suit theories, instead of theories to suit facts.
salihcyilmaz
 
Mesajlar: 1445
Kayıt: 26 Eyl 2013 01:45
Konum: Ankara

Re: Bakınız arkadaşlar

Mesajgönderen _f.cap » 07 Ara 2015 13:36

facebook
twitter
gplus

En'am - 50 قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Resim
Kullanıcı avatarı
_f.cap
 
Mesajlar: 35
Kayıt: 23 Kas 2015 14:12

Re: Bakınız arkadaşlar

Mesajgönderen muhibbi » 07 Ara 2015 16:35

facebook
twitter
gplus

Görüyorum, gördüğümü zannediyorum
Biliyorum, bildiğimi zannediyorum
Yaşıyorum, yaşadığımı zannediyorum
Anlıyorum, anladığımı zannediyorum
Bişeyler söyleyip/yazdığımı zannediyorum
Öyle işte...
''Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde Kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."
muhibbi
 
Mesajlar: 1498
Kayıt: 03 Oca 2014 17:47

Re: Bakınız arkadaşlar

Mesajgönderen _f.cap » 07 Ara 2015 17:22

facebook
twitter
gplus

Anlatmaya çalışmak nedir? hepimiz de biliyoruz ki zihnimizin en kilitli tuttuğumuz hücrelerinde saklanan çirkinlikleri anlatmaya kimse yanaşmaz.
Tüm kötü adamların dahi acıyarak bakacağı, nietzsche'nin ahlakı bir daha sorgulamaya yelteneceği sırlarımızı açıklayamayız.

bazen kendimi fena bir çıkmazda hissediyorum fakat. Korktuğum şeyler öyle bir ittifak kuruyor ki, ben dahil bir çok kişinin hayatını mahvedecek derecede saldırılarda bulunuyorlar. İnsanı berbat edecek ne varsa hepsi hisleridir.
Hisleri utandırır,
hisleri korkutur,
hisleri sevdirir.






hislerimi sikeyim
En'am - 50 قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Resim
Kullanıcı avatarı
_f.cap
 
Mesajlar: 35
Kayıt: 23 Kas 2015 14:12

Re: Yüzyıllık ağaç boşluğu

Mesajgönderen _f.cap » 09 Ara 2015 01:48

facebook
twitter
gplus

beynini özleyen et çuvalı
En'am - 50 قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Resim
Kullanıcı avatarı
_f.cap
 
Mesajlar: 35
Kayıt: 23 Kas 2015 14:12

Sonraki

Dön VekilSiz Kahve
cron