Neden Başbakanı Seviyorum ve Neden Gezicilere Karşıyım?

27 Mayıs 2013 Pazartesi günü Taksim Gezi Parkı'nda başlayıp önce İstanbul geneline ve beraberinde Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Bursa ve Kocaeli şeklinde Türkiye'nin birçok iline yayılan eylem ve olaylarda yaşananları, gerçekleri, arşiv kayıtlarını, fikir ve görüşleri paylaşıyoruz

Neden Başbakanı Seviyorum ve Neden Gezicilere Karşıyım?

Mesajgönderen eskimo » 17 Eyl 2013 12:24

facebook
twitter
gplus

Bu yazı Radikal Blog'dan alınmıştır:

Size kendimi kısaca anlatmak isterim. 30 Temmuz 2003 tarihinde sayın başbakanımız attan düştüğünde iki gün aralıksız ağladım. “Başbakan attan düşmedi canım, toprak başbakana doğru yükseldi” diyerek avuttular beni. 6 Mart 2012 tarihinde Strasfor belgelerinde başbakanımızın kolon kanseri olduğu iddiası yayımlandığında ise kendimi birden bire kız kardeşimin odasında elimde bıçakla buldum. Sonradan söylediler, niyetim başbakanın sağlığı için kız kardeşimi kurban etmekmiş. Neyse ki bu haber de fos çıktı. Fark ettiyseniz, kendimi başbakana olan sevgimden bağımsız bir şekilde anlatamıyorum artık. Yuvarlak masa şövalyelerinin Kudüs'ü savuna savuna sadece şövalyeden ibaret kalması gibi ben de kendisini savuna savuna artık sadece başbakanımdan ibaretim.

Bana “neden başbakanı bu kadar seviyorsun” diye soranlar oluyor. İlla altında bir bit yeniği, illa altında bir çıkar nedeni arıyorlar. Hayır efendim; benim ihale alacak şirketlerim yok, makarna ve kömür de kullanmıyorum, sürekli aşağılanmak da hobilerim arasında değil. Benim başbakanı sevme nedenim içten olduğu kadar rasyonel de. Ben buna kısaca “alternatiflerinin arasından en iyisi” diyorum.

Büyük annesi tarafından şükran duygusunun önemi ile ilgili masallarla büyütülmüş her çocuk gibi ben de elimdekinin kıymetini bilirim. Bu yüzden şöyle düşünüyorum “ya bizi neredeyse mükemmel olan başbakanımız değil de bir başkası yönetseydi?”

Şunu düşünün mesela; diyelim ki ülkenizde silahsız bir üniversite öğrencisi, polislerce ve eli sopalı insanlarca dövüle dövüle öldürülüyor. Daha da kötüsü, o ülkenin başbakanı çıkıp “polislerimiz destan yazdılar” diyebiliyor. Düşünebiliyor musunuz böyle bir durumu? Böyle bir durumda ben başbakanı ve iktidar partisini nasıl savunurdum? Sanırım bir nefeste dışarı çıkar, kendimi bir meydanda kendisi hakkında bazı özlü sözler bağırırken bulurdum.

Şunu da düşünün, diyelim ki bizim ülkemiz dini ve milli sembollerin çok önemli sayıldığı, hatta bu sebeple insanların öldürüldüğü bir ülke. Daha da kötüsü ülkenin kendisini dindar gören başbakanı çıkıp sırf insanlar gencecik çocuklardan nefret etsin diye dini semboller üzerinden yalanlar üretiyor. Tiksinçliği görebiliyor musunuz? Ya böyle bir başbakanı ve partisini savunmak durumunda kalsaydınız? Kendisine ve insanlığa azıcık saygısı olan insan tabi ki böyle bir şey yapmaz. Ben de sokaklara çıkar, bunun yanlışlığını haykırırdım.

Düşünün, ya bu ülkede dört ayda yedi genç; polis, asker kurşunlarıyla, sivil sopalarıyla, atılan gaz fişekleriyle öldürülseydi. Daha da kötüsü başbakan değil bu insanları korumak için bir şey yapmak, arkalarından rahmet bile okumasaydı da gidip başka bir ülkede aynı şekilde öldürülen insanlar için hüngür hüngür ağlasaydı? “Bu kadarı olmaz” dediğinizi duyar gibiyim, katılıyorum, yaptığım sadece fikir jimnastiği, ama ya olsaydı? Böyle bir başbakanı ve partisini destekleyeceğinize, yerin dibine girmeyi istemez miydiniz?

Kısacası, burası hapishanelerinde çocuklarına tecavüz edildiği, kırsallarında insanlarının üzerlerine bombalar yağdığı, meydanlarında öğrencilerinin sopalarla dövülerek öldürüldüğü bir ülke de olabilirdi. Ülkenin polisleri arabada kendisine sığınmış kız çocuklarına tecavüz edebilirdi. Ve bütün bunları yapanlar, sokakta ellerini sallaya sallaya gezebilirdi. Çok daha kötüsü bunlar için ağzını açmayan başbakan, konuyu geçiştirmek için kibirle ekonominin güzelliğinden, duble yollardan da bahsedebilirdi.

Eski zamanlarda bir Türk kavminde, lider kibire kapılmasın diye yılda bir defa atından indirilip Allah ne verdiyse dövülürmüş.

Artık böyle fiziksel şiddete dayalı törelerimiz olmadığı için çok şanslıyız. Ancak başbakan, bu bahsettiğim gibi birisi olsaydı, onuru olan her insan gibi ben de meydanlara çıkar, kendisinin manevi şahsını tokatlardım.

Şükürler olsun ki böyle bir başbakanımız yok. Neredeyse mükemmel bir başbakanımız var (Allah O'nun doğduğu ve yetiştiği şehirleri kutsasın.) İşte bu yüzden, kendimizi şanslı saymak yerine başbakana her gün bir şekilde tokat atan bu Gezicileri anlamıyorum ve açıkçası bu gençlerin enerjilerini duble yol yapmak yerine boş işlerle harcamalarına üzülüyorum.

Özellikle şu telekinezi olayı garip geliyor (koskocaman Başbakan başdanışmanı halkı kandırmak için yalan söyleyecek değil herhalde) Bilmiyorum, benim bir şeyleri kaldıracak telekinetik bir gücüm olsaydı, en azından daha renkli bir cinsel hayatım olurdu.

Bu arada en kötüsünü söylemedim; böyle bir başbakanla belki yaşanılır ama böyle bir başbakanı destekleyenlerle birlikte nasıl yaşanılırdı?


http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/neden- ... iyim-33392
Kullanıcı avatarı
eskimo
 
Mesajlar: 2612
Kayıt: 22 Haz 2013 22:57

Dön Gezi Parkı Olayları
cron