Vizyona giren yeni film "Son Darbeci"

Siyaset ve Politika üzerine fikir alışverişinde bulunuyoruz

Vizyona giren yeni film "Son Darbeci"

Mesajgönderen eskimo » 10 Ara 2013 00:39

facebook
twitter
gplus

Askeri darbelerin tarihsel bir zorunluluk olarak görüldüğü bir coğrafyada, darbeleri ve darbecileri yargıladığını söyleyerek siyaset yapmak, en az din (aslında İslamiyet) üzerinden siyaset yapmak kadar geçerlidir. Bunu bilen AKP de her ikisini birden kullanmaktan çekinmemiştir.

Tek tipleşmenin diğer adı olan "askerlik" olgusu bir kan ve can davası olarak kendini var eder. Dolayısıyla farklılıklara izni yoktur ve aykırı her sesi susturmakla mükelleftir. Ordu, bir ülkenin dış seslere karşı açık, iç seslere karşı ise gizli gücüdür. Ne zaman ki iç seslerin rengi farklılaşmaya başlar, orduda ki hareketlilik ve teyakkuz halinin de arttığını görürüz.

Her 10 yılda veya 15-20 yılda bir askerin yönetime el koyduğu ve bu askeri vesayetin yakıcı acılarının, bireyi yok ediciliğinin zamanla ortaya çıktığı bir toplum elbette darbelere karşı olacaktı. Her ne kadar bu darbelerin hemen sonrasında askerler alkış tufanları eşliğinde karşılanmış olsa da ve askerlik bir namus ve vicdan davası olarak görülse de silahların gölgesinde ve tehdidinde bir yaşamı kimse kolay kolay istemeyecekti.

Siyaseti pragmatik bir yaklaşımla yürüten AKP de bunları görüp ona göre davranmaktadır. AKP'nin dinle ilişkisini bir yana bırakarak darbelere yaklaşımını ele aldığımızda ilginç bir manzarayla karşılaşıyoruz: "Tek tipleştirilmiş topluma karşı çıkan tek adam diktatörlüğü"

Farklılaşmaya izin vermeyen askeri darbeler dönemini kapatıp aynılaşmayı hedef edinen RTE dönemi, darbeciliğin yeni görüntüsüne bürünmüş durumda. Aslında felsefi bir totolojiden ibaret olan "darbelere karşıyız" söylemiyle çekilen tanıtım filmi ise göz bağcılığın farklı bir yolu olarak medyaya servis edilmekte. (bakınız http://www.radikal.com.tr/politika/ak_p ... mi-1164698)

Darbe sonrası alışkın olduğumuz radyo konuşmalarının yer aldığı, Konya AKP teşkilatının hazırladığı bu tanıtım filmi, "dün bitti, geçti gitti, bugün yeni bir gündür" sloganıyla, yeni Türkiye'nin yeni ve tek sesi olduğunu da açıkça belirtmektedir. Ayrıca bu sesin "emri ben verdim" diyerek birçok katliamı savunduğu da bilinmektedir.

Alevilerin, kadınların, eşcinsellerin, yoksulların, ateistlerin, öğrencilerin, işçilerin, bedensel engellilerin ve tüm farklı siyasi argümanların reddedildiği bir toplum modelinin açıkça yerleştirilmeye çalışıldığı pek çok kişi ve kesim tarafından dile getirilmektedir. Bununla birlikte tüm bu iddiaları reddeden, aksine farklılıkları koruyucu ve gözetici "Aydınlık Türkiye" sloganıyla yoluna devam eden AKP (aslında RTE), kendini darbe karşıtı olarak sunmakla nasıl gülünesi bir duruma düştüğünün farkına varmamaktadır.

Gören tüm gözlerin ve nefes alan tüm canların tanıklıkları farklı bir darbenin yapılmakta olduğunu gayet açık gösteriyor. Darbecilik, yalnızca orduyu kontrol etmekle yapılmaz, askeri mantığın tüm yaşama yayılmasını sağlamaktır asıl darbecilik. Darbe, yönetimi ele geçirmek değil, düşüncelere nüfuz etmekle yapılır. RTE'nin yapmaya çalıştığı işte tam da budur; düşüncelere nüfuz etmek.

Düşünceleri ele geçirmek ve bu düşünceleri kendisine tabi kılmak yoluyla yapmaya çalıştığı darbeyi, darbeciliğe karşı görünmekle gizleyebileceğini sanan RTE, büyük bir yanılgının içerisindedir.

İktidarı elinde bulundurmak, muktedir olmak anlamına gelmeyebilir her zaman. Kaldı ki kendisi dışında her hangi biri veya birileri üzerinde muktedir olmak da övünülesi bir durum değildir.

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/vizyon ... beci-41694
Kullanıcı avatarı
eskimo
 
Mesajlar: 2612
Kayıt: 22 Haz 2013 22:57

Dön Siyaset Politika
cron