Hiç mi Türk öldürülmedi yakınlarda? Ne yani, kısır döngü halinde birbirimizi mi öldürelim gidebildiği yere kadar?
Herkes gerçek anlamda barışçı davranmak zorunda. Ama istenen barış değil intikam olunca bu kısır döngü oluyor işte. Geçmişi sürekli hatırlamak intikam istemeye sebep oluyor, barışa değil.
Anlamadığım şey ne biliyo musun ? Yakınlarda hiç mi Türk öldürülmedi savunması. Biz Uğur Kaymaz'ları, Ceylan Önkol'ları hatırladığımız kafamıza kazıdığımız gibi otobüse molotof atılarak katledilen Serap Eser'leri de unutmuyoruz, hatırlıyor, hatırlatıyor, yad ediyoruz.
Biz devletin yaptığı Uludere, Mustafa Muğlalı olayı gibi katliamları bir bir yazdığımız gibi, PKK'nın yaptığı Başbağlar gibi katliamları da bir bir yazıyoruz. Ve ben bu insanlara Serap Eser'i hatırlattığım zaman çıkıp ''Ne yani Kürtler ölmüyor mu ?'' savunmasını duymuyorum.
Ben birbirimizi öldürelim de demedim ayrıca. Zaten barış olabilmesi için müşterek şartlarda buluşulması zorunluluğunu hep söylüyorum. Fakat bu geçmişte yaşananları halı artına süpürerek olmaz. İnsanlar değişip, dönüşmedikçe hadi barış gelsin demek ancak laf-ı güzaf. Gezide ulusalcıların bir kısmı nasıl dönüştüyse Türk halkının da bu konuda dönüşmesi lazım.
İntikam istenmesi meselesine gelince, Kürdler arasında ''bağımsız devlet kuralım'', ''intikam alalım'' düşünceleri o kadar az ki, yok denecek seviyede. Fakat Ya Sev ya Terket'ler, Ölü Kürt İyi Kürt'ler bunlar hala devam ediyor maalesef. İşin tehlikesi ise şurada: bugünkü Kürd halkı gerçekten barış istiyor, birlikte yaşamak istiyor ama insanca. Ahmet Kaya'nın ''Bizler bağımsız, özgür bir devletin eşit yurttaşları olarak insanca yaşamak istiyoruz.'' cümlesi özetidir. Fakat bu tren bu dönemde kaçarsa bir daha ölümlerin önüne geçilemeyeceğine emin olabilirsin. Çünkü her yeni gelen nesil daha radikal olacaktır. Bugün %95'inin birlikte yaşayalım dediği, istediği Kürdler yarın daha da radikalleşecektir bu ayrımcılıklar nedeniyle.