Mahalle forumları, mahalle meclisleri – Ural Köroğlu

Abbasağa parkı, Cihangir parkı, Yoğurtçu parkı gibi tüm park forumlarına ait faaliyet kayıtlarını, bilgileri ve fikir önerileri burada paylaşabiliriz

Mahalle forumları, mahalle meclisleri – Ural Köroğlu

Mesajgönderen eskimo » 30 Haz 2013 18:30

facebook
twitter
gplus

Mahalle forumları, mahalle meclisleri – Ural Köroğlu

25 Haziran 2013

Taksim Gezi Parkı’na polisin saldırması ve artık parkın ve Taksim Meydanı’nın polis işgali altına alınmasından sonra iki yeni “eylem biçimi” öne çıktı; “duran insan” eylemi ve başta İstanbul olmak üzere çeşitli şehirlerde mahallerin/semtlerin parklarını forum alanı/meclis haline dönüştüren eylemler.[1] Kuşkusuz iki eylem biçimi de özünde başta Tayyip Erdoğan’a ve elbette AKP iktidarına karşı yaklaşık bir aydır süren direnişin farklı bir biçime dönüşmesidir.

Ancak bu dönem farklı olan, mahalle parklarının forum alanına dönüştürülme etkinliklerinin; “direnişi sürdürme biçimi” olduğu kadar mücadele için de “yeni” olan, çok önemli özellikler barındırıyor olmasıdır. Bu özelliklerin başında, “doğrudan demokrasi”nin[2] belki de ilk kez bu kadar geniş bir kitle tarafından uygulanıyor oluşu gelmektedir. Mahalle forumlarına öncelik eden ve ilham kaynağı olan ise Gezi Parkı deneyimiydi. Yani yaklaşık 15 gün boyunca devlet otoritesinin olmadığı Gezi Parkı’nı dolduranlarca oluşturulan “yaşam alanı”nda kazanılan deneyimlerdi. Bu dönem boyunca Gezi Parkı’nda sağlıktan barınmaya, gıda ihtiyacından temizliğe kadar çeşitli konulardaki dayanışma ve ortak kararların alınmaya çalışıldığı forum deneyimleri çok önemli bir birikim yarattı.

Mahalle parklarında oluşturulan/oluşan forumlar ilk önceleri sadece bireylerin düşüncelerini anlattıkları, deneyimlerini paylaştıkları birer açık kürsü niteliğinde idi. Ancak bu halinde bile konuşanla dinleyiciler arasındaki ilişki edilgen değil, aktif bir biçimde sürmekte idi. Çevrede oturan mahalle sakinlerinin gürültüden rahatsız olmaması için, onay ve reddi simgeleyen “kol hareketleri” keşfedildi. Çok kısa bir süre sonra bu toplantılarda bazı ortak kararlar alınmaya başladı. Bu kararlar daha çok foruma katılan insanların niteliğine/mesleğine göre “alt inisiyatiflerin” oluşturulması biçiminde oldu. Örneğin Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda 10’un üzerinde alt inisiyatif oluşturuldu; mühendis inisiyatifi, kadın inisiyatifi, gençlik, avukat, esnaf inisiyatifi vs. Bu inisiyatifler asıl olarak genel direnişin ve forum katılımcılarının ihtiyaç duydukları konuları gidermek için işlevlenseler de mahallenin/semtin ihtiyaçlarına göre de konumlanabilme potansiyeline hızla gelebilecek nitelikteler. Ayrıca ortak karar alınmaya çalışılan konuların başında bu topluluklara ne isim verileceği gelmekte; Halk Meclisi, Dayanışma Platformu, Halk-Direniş-Özgürlük Platformu vs. Diğer yandan çok daha önemli olan ise ortak karar alarak, foruma katılanların neredeyse tamamına yakın bir toplulukla (refleks olarak da olsa) eylem gerçekleştirmeye başlanmasıydı. Bunun en belirgin örneği, Ankara’da öldürülen Ethem Sarısülük’ün polis katilinin mahkeme tarafından salıverildiği günün akşamı bazı mahalle forumlarının karar alarak yürüyüş eylemleri gerçekleştirmesiydi (Kadıköy Yoğurtçu parkı, Kartal, Tarsus gibi).

Tüm bu çok önemli özelliklerinin yanında bu forumlarda/meclislerde şimdiden görülebilen bazı eksiklikleri, zaafları belirlemek (hızla giderilmesini sağlamak açısından) kaçınılmaz.

İlk olarak, forumlara katılan mahalle sakinlerinin sayısının yeterli olduğunu söylemek zor. On bini aşkın insanın yürüyerek Boğaziçi Köprüsü’nü geçtiği Kadıköy bölgesinde bile katılımcı sayısını binleri bulan forum çok az. Çoğu forum 100 ile 500 kişi arasında yapılmakta. Ayrıca yoksul mahallerdeki forumlarla daha merkezi semtlerde gerçekleşen forumlar arsında da bazı farklılıklar görülmekte. Katılan ve konuşan sayısının azlığı, daha fazla yerel gündem yoksul mahalle forumlarının özellikleri. Kuşkusuz tüm forumlardaki en önemli etkenler, foruma katılımın da direnişi sürdürme olarak kavranamaması ve örgütlenme bilincinin eksikliği (birey olmanın kutsanması) olsa da foruma katılım çağrısının zayıflığı en belirgin eksiklik. Saat ve yer belirtilerek hatta gündemler de önceden açıklanarak yapılacak çok yaygın çağrılar (gerek anonslarla gerekse de el ilanlarının kapı kapı bırakılarak) denenmesi katılımı arttırabilir. Ayrıca forum alanlarının yani parkların, katılanların insani ihtiyaçlarını ortaklaşa karşılayabilecekleri biçimde düzenlenmesi de önemli olacaktır.

Çoğu insan tarafından bu tür etkinlikler birer “gösteri sahnesi” olarak algılanmakta ve değerlendirilmektedir. Topluluğun ya da mücadelenin ihtiyaçları değil, bu görünüm altında “tüylerini kabartma” isteği öne çıkmaktadır. Her çıkanın kendince uzun uzun siyasal analizler yapması veya bolca sandık vurgusu yapılması (en masumu, sandıklara sahip çıkma) en sık karşılaşılanlar. Bunları engellemenin mutlak bir çözümü bulunmamakla birlikte bu tür davranış biçimleri topluluğun ortak gündemleri/ihtiyaçları öne çıkarılarak azaltılabilir. Konuşmalara zaman sınırının konması, gündem üzerine konuşma zorunluluğu, forum yöneticilerinin her gün değişmesi (kadın ve erkek olarak) vs.

Unutulmamalıdır ki “bir yürüyüş kolu en yavaş yürüyenin hızıyla ilerler”. Parklardaki forumları/meclisleri oluşturan kitlelerin tek bir hedefe doğru hareket ettirilmesinde bu prensip önemli olacaktır. Çünkü burada asıl amaç, bu toplulukların bir bölümünün harekete geçirilmesi değil de bir bütün olarak korunarak ortak hareket yaratabilmek ise “ortalamayı yakalamak” zorunludur. Bu noktada klasik sol örgütlerin ezber tarzı, hatalı bir eğilim olarak öne çıkmakta. Topluluğu sürekli olarak “ileri” eylem biçimlerine zorlamak (forumları devrimcileştirme!), kitlenin parçalanmasına ve parçalanan bölümlerin ayrılmasına neden olabilmektedir. Tekrar etmek gerekirse asıl amaç; bu forumları/meclisleri bir bütün olarak korumak, herkesin ikna olmasını sağlamaya çalışarak “en yavaş yürüyeni” gözetip belirlenen hedeflere ortak hareketi gerçekleştirmek ve kendi içinde kurumsallaştırmak olmalıdır.

Bu tür forumların/meclislerin karar almada kullanacağı yöntem de elbette daha esnektir. Demokratik kitle örgütlerinde var olan “demokratik merkeziyetçilik” prensibi, yani karar aşamasına katılan herkesin çıkan karara uyma zorunluluğu bu topluluklar için geçerli olamayacaktır. Buralarda geçerli olan prensip (zorunlu olarak) “ademi merkeziyetçiliktir”. Yani karar alma aşamasına herkesin katılabildiği ama çıkan karara uymanın zorunlu olmadığı bir biçim geçerlidir. Tam da bu yüzden topluluğu zorlayacak, bir bölümünün uymamasına neden olacak konularda dikkatli olunması gerekecektir.

Bu forumların/meclislerin kendi içinde kurumsallaşması ise henüz çok yeni ve deneyim kazanma biçiminde ilerliyor. O yüzden yapılacak yanlışlar ciddi hayal kırıklıkları yaratabileceği gibi işlevsizleşerek başarısız olma “tehlikesi” taşımakta. Akla gelen her konuda alt kurum/inisiyatif oluşturmak yerine başarılı olma ihtimali yüksek hedeflerin belirlenmesi yararlı olacaktır. Bu tür kurumlaşmalarda üç şey önemli olacaktır; mutlaka gönüllülük esasına göre oluşmuş ama istikrarlı katılımı sağlayan bir ortak irade, başarılabilecek somut bir iş[3], bu işi gerçekleştirmek için belirlenen süre.

Ancak unutulmamalıdır ki Gezi parkı ile başlayan sokaklardaki siyasal muhalefet henüz sönümlenmemiştir. Ve kolay kolay sönümlenmeyecektir. Açıklanan dört talep hala yerine getirilmemiştir. Özgürlüklerini tehdit altında gören halkın algısı değişmemiştir. Adaletli bir soruşturma, yargılama, cezalandırma yapılmamıştır. Tam tersine polisi, valiyi, bakanı, devleti koruyan çifte standart devam etmektedir. Tayyip Erdoğan’ın saygısız, aşağılayan üslubu devam etmektedir. Tam da bu gerekçelerle halkın muhalefeti kendisini ifade edebileceği eylemlere yönelmektedir. En son cumartesi günü (22 Haziran) Taksim’e “kayıpları anmak” amacıyla yapılan çağrı 100 binin üzerinde bir insan topluluğunda karşılığını bulmuştur. O yüzden her cumartesi gününü muhalefet konularından, taleplerden biriyle adlandırarak (adalet cumartesisi, özgürlük cumartesisi v.s.) devam ettirmek yerinde olacaktır.

Bu nedenle yerel forumların ağırlıklı yönünün yerel gündemlerin önemini azaltmadan, bu eksende gerçekleşmesi gerekecektir. Siyasal vurguların ise ağırlıklı olarak AKP karşıtı olacağı kaçınılmaz. Ancak bu konuda asıl hedef, zaten aynı düşünenlerin birbirine propaganda etmesi değil, karşı cephede yani AKP’li kitlede farklılıklar/çatlaklar oluşturabilecek bir propaganda yolunun bulunması olmalıdır.

Ayrıca bu forumları oluşturan kitlelerin çok büyük çoğunluğunun örgütsüz olduğu, hatta örgütlenmeye (yanlış algılardan kaynaklı) karşı olduğu da bir gerçek. Tam da bu yüzden forum alanları örgütlenmenin gerekliliğinin gösterildiği somut yerler olmalı. “İşyerinde sendikaya- meslek odasına, mahallede demokratik kitle örgütüne (Halkevine) üye ol” çağrıları da ileri modeller olarak gösterilmelidir.

“Şimdilik” ilk planda göze çarpan “artılar ve eksiler” en kaba haliyle böyle sıralanabilir. Belki eklenecek olan şey ise gerçekleştirilecek “ütopya” olacaktır. Bu “ütopya”nın ilk şartı; Gezi Parkı’nın polis işgalinden kurtarılmasıdır. Ve bu parkın, halkın “yaşam ve örgütlenme” alanı olarak halk tarafından yeniden düzenlenmesidir. Ve elbette şehirdeki tüm parkların da bu biçime dönüşmesi ve Gezi Parkı’nın, diğer parklarda kurulmuş halk meclislerinin ortak iradesi haline dönüşmesidir. Kuşkusuz bu durumun sadece İstanbul’da değil ülkenin tüm şehirlerinde gerçekleştiği. Her parkta “doğrudan demokrasi”nin işlediği, her parkın halkın “yaşam ve örgütlenme” alanı olduğu, hiçbir parka gerici ve faşist ideolojinin giremediği ve devlet otoritesine gerek duyulmayan özgürlük alanları olduğu vs…

[1] İstanbul’daki forum yapılan parkların bazıları; Koşuyolu-Acıbadem, Esenyurt, 5. Sokak Akasya Parkı, Sarıyer-Dağevleri. 2 Temmuz Yaşam Parkı, Üsküdar Fetih Mahallesi Tahralı Parkı, Yeniköy Parkı, Kartal Parkı, Beşiktaş, Abbasağa Parkı, Elmadağ-Harbiye, Maçka Parkı Kadıköy Yoğurtçu Parkı, Ümraniye Çarşı Parkı, Okmeydanı Sibel Yalçın Parkı, Beyoğlu Cihangir Parkı, Göztepe Parkı, Etiler-Akatlar Sanatçılar Parkı, Alibeyköy Karadolap Belediye Parkı, Fatih Saraçhane Parkı, Bahçelievler Egemenlik Parkı, Bakırköy Meydan, Maltepe Meydanı, Kireçburnu Ömürtepe Mahallesi Çamlık Piknik alanı, Hisarüstü-Boğaziçi Üniversitesi, Duatepe Parkı

[2] Yani yetkinin/hakkın devredilmediği, karar alma sürecine katılan herkesin aynı zamanda kararın uygulamaya geçirilme sürecinde de etkin olduğu, alınan her kararın ya da seçilen temsilcinin denetlenebildiği ve istendiğinde değiştirilebildiği bir işleyiş.

[3] Örneğin; Beşiktaş Abbasağa Parkı forumu için, en belirgin yerel talep, Başbakanın geliş-gidişini engellediği gerekçesiyle kaldırılmış olan Başbakanlığın önündeki otobüs durağının tekrar yerine konması olacaktır. Üstelik Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın “artık otobüs durağını bile halka soracağız” açıklamasından sonra.

Kaynak:
http://www.sendika.org/2013/06/mahalle- ... l-koroglu/
Kullanıcı avatarı
eskimo
 
Mesajlar: 2612
Kayıt: 22 Haz 2013 22:57

Dön Park Forumları
cron