Selam dostlar, özgür irade ile ilgili olarak Stephen Hawking'in görüşlerini alıntılamak istedim, buyrun okuyunuz.
(...)
İnsanlar evrende yaşadıkları ve onun içindeki diğer nesnelerle etkileşim içinde olduğuna göre, bilimsel determinizm insanlar için de geçerlidir. Pek çok kişi bilimsel determinizmin fiziksel süreçleri yönettiğini kabul ederken, insan davranışlarını bundan ayrı tutar, çünkü bizim özgür irademiz olduğuna inanırlar. Örneğin Descartes, özgür irade düşüncesini koruyabilmek için insan zihninin fiziksel dünyadan farklı olduğunu ve onun yasalarına tabi olmadığını ileri sürmüştür. Onun bakış açısına göre bir insan iki unsurdan oluşur: Beden ve ruh. Beden sıradan bir makineden başka bir şey değildir, ama ruh bilimsel yasanın hükmü dışındadır. Descartes anatomi ve fizyoloji ile çok ilgilendi ve beynin merkezin de bulunan ve epifiz bezi denilen küçücük organı ruhun bulunduğu yer olarak kabul etti. Onun inanışına göre epifiz bezi bütün düşüncelerimizin oluştuğu yerdi ve özgür irademizin kaynağıydı.
İnsanlar özgür iradeye sahip midir? Özgür irademiz varsa, evrim ağacının neresinde ortaya çıkmıştır? Mavi-yeşil alglerin ve ya bakterilerin özgür iradeleri var mıdır, yoksa hareketleri otomatik olup bilimsel yasalar dahilinde midir? Yalnızca çok hücreli organizmalar mı özgür iradeye sahip, yoksa yalnızca memeliler mi? Bir şempanzenin bir muzu hatır hutur yemesi veya bir ke dinin kanepenizi tırmıklaması durumunda, özgür iradelerini kulllandıklarını düşünebiliriz. Peki yalnızca 959 hücreden oluşan ve adı Caenorhabditis elegans olan ipliksolucan? Muhtemelen asla, “Bu yediğim acayip lezzetli bir bakteriydi, buraya tekrar gelmeliyim” diye düşünmez, yine de yiyecek konusunda onun da belirli tercihleri vardır ve bir önceki deneyimine göre ya tatsız bir yemeğe razı olacak ya da daha iyi bir şey bulmak için arayışını sürdürecektir. Bu özgür irade anlamına mı gelmektedir?
Yapmak istediğimiz şeyi seçebileceğimizi düşünüyor olsak da, moleküler biyolojiden anladığımıza göre biyolojik süreçler fizik ve kimya yasaları tarafından yönetiliyor ve bu yüzden gezegenlerin yörüngeleri kadar belirlenmiş süreçler. Nörolojik bilimler de yapılan son araştırmalar, eylemlerimizin fizik yasalarına riayet eden beynimiz tarafından belirlendiği görüşünü destekliyor; bu yasalardan bağımsız bir unsur tarafından değil. Örneğin uyanık hastalara yapılan beyin ameliyatlarına ilişkin bir araştırma, beynin gerekli bölgeleri elektriksel olarak uyarıldığında hastada elini, kolunu, ayağını oynatma veya dudaklarını kımıldatma ve konuşma arzusu uyandırılabildiğini ortaya çıkardı. Eğer davranışlarımız fiziksel yasalar tarafından belirleniyorsa özgür iradenin nasıl iş görebildiğini anlamak oldukça zor; öyle görünüyor ki biz yalnızca biyolojik makineleriz ve özgür irade bir yanılsamadan ibaret.
İnsan davranışının gerçekte doğa yasaları tarafından belirlendiği düşüncesine teslim olduğumuzda, sonuçların karmaşık bir yolla ve çok fazla değişkenle belirlenmesinin, onları öngörmeyi pratikte olanaksız kıldığı yargısına varmak da akla uygun olacaktır. Bu nedenle, bir öngörüde bulunabilmek için insan bedenindeki trilyonlarca trilyon molekülün her birinin başlangıç koşullarının bilinmesi ve bir o kadar denklemin çözülmesi gerekirdi. Bu da birkaç milyar yıl alırdı ki, karşımızdaki şahsın atacağı yumruktan kaçmak için bir parça geç kalabilirdik.
İnsan davranışını öngörmek için fizik yasalarını kullanmak pratikte mümkün olmadığı için etkin kuram dediğimiz bir yol geliştirdik. Fizikte bir etkin kuram, gözlemlenmiş belirli bir fenomeni altta yatan tüm süreçleri ayrıntılı olarak tanımlamadan modellemek için yaratılmış bir çerçevedir. Örneğin, bir insanın bedenin deki her atomla yeryüzündeki her atom arasındaki çekimsel etkileşimi yöneten denklemleri tam olarak çözmemiz mümkün değil dir. Ancak tüm pratik nedenlerden ötürü, bir insanla yeryüzü arasındaki çekimsel gücü, insanın toplam kütlesi gibi birkaç sayı ile tanımlanabilir. Aynı şekilde, karmaşık atom ve moleküllerin hareketlerini yöneten denklemleri çözemiyoruz; ama adına kimya denilen bir etkin kuram geliştirdik ve etkileşimlerin bütün ayrıntılarına açıklama getirmeden kimyasal tepkimelerde atomların ve moleküllerin nasıl hareket ettiğini uygun bir şekilde ortaya koyabiliyoruz. İnsanlar söz konusu olduğunda, davranışlarımızı belirleyen denklemleri çözemediğimiz için, özgür iradeyi bir etkin kuram olarak kullanıyoruz. İrademiz ve ondan kaynaklanan davranışımızı inceleyen bilim, psikolojidir. Ekonomi de, özgür irade düşüncesinin yanı sıra insanların olası eylem rotalarını değerlendirip en iyisini seçtikleri varsayımına dayanan bir etkin kuramdır. Bu etkin kuram davranış öngörüsünde sadece kısmen başarılı, çünkü hepimizin bildiği gibi, verilen kararlar genellikle akılcı değil ya da seçimlerin sonuçlarına ilişkin kusurlu çözümlemelere dayanıyorlar. Dünyanın böyle bir karmaşa içinde olmasının nedeni budur.
Stephen Hawking, Büyük Tasarım syf. 31-32-33