Nisa 102 üzerinden ilimde derinleşme konusu

Din ve Felsefe üzerine fikir alışverişinde bulunuyoruz

Nisa 102 üzerinden ilimde derinleşme konusu

Mesajgönderen mark twain » 30 Eki 2013 20:47

facebook
twitter
gplus

102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır.

veya

102. Ve sen onların içinde bulunup da onlar için salât ikâme ettiğin zaman [eğitim-öğretim verdiğin zaman] içlerinden bir kısmı seninle beraber dikilsinler [eğitime katılsınlar]. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar boyun eğdiklerinde [ikna olduklarında] arka tarafınıza geçsinler. Sonra salâta katılmamış [eğitim-öğretim almamış] diğer bir kısmı gelsin seninle beraber salât etsinler [eğitim, öğretim yapsınlar] ve tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler, silâhlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da size ani bir baskın yapsınlar isterler. Eğer size yağmurdan bir eziyet erişir veya hasta olursanız silâhlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Tedbirinizi de alın. Şüphesiz Allah, kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.


iki meal'de de ortak bir nokta var ama dimi, onu yakaladığınızı sanıyorum biri salat'ı sadece namaz kılmak olarak almış, diğeri salat'ı sadece eğitim/öğretim görmek anlamıyla almış ancak iki mealde'de ne alaka ya diyeceğimiz bir yer var en azından ben dedim, şimdi düz yürüyelim.


EĞER SİZE YAĞMURDAN BİR EZİYET GELİRSE VEYA HASTAYSANIZ SİLAHLARINIZI BIRAKMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR.

abi aklı başında her adam hangi anlamıyla alırsa alsın bu cümleye geldiğinde bu ne alaka ya demiştir. ne alaka yağmur yağdı diye silahmı bırakılır lan :D hayır ben askerlik yaptım ordan biliyorum en sakat zaman zaten yağmur yağdığı zamandır :D neyse bak adamın biri ilimde nerelere girmiş ve hak ettiği bilgi'yi almış;


NİSÂ - 102 de min matarin**ve marda kelimelerinde REVİZYON

Son araştırmalarım bunların YAĞMUR VE HASTALIKLA İLGİSİZ OLDUĞU YÖNÜNDE

Doğrusunu elbette Allah bilir

İbranice "matarin" ve Aramca "marda" kelimelerinin kökeninde ki Arabca bu kaynaktan beslenmekteydi...

Bu kelimeler tamda ayetin genel gidişatı ile uyumlu anlamları KALKAN/KORUNAK ve KALE olarak ortaya çıkmaktadır.

Lütfen aşağıda Renklendirdiğim kısmı inceleyip DİLBİLİMİ Açısından ELEŞTİRİNİZ!

Teşekkürler...


97-Bazıları Hicret etmekte terettüd ediyor.Toplumsal .Ayrışmaya Gidiş var! Malları ve Eşyalarının taşınabilenlerini

alıp yollara Düşülmesi...Allah ve Resulune Hicret edilmesi EMREDİLİYOR.

Bu arada Müslümanlar Gruplar halinde dolaşıyorlar.Yollarda çeşitli Gruplarla karşılaşılabiliyor

DOST ve DÜŞMAN Unsurlar! Ama bu Uniformalı bir Savaş hali ve Cephe değil!!!Öyle uzaktan birbirini görenler

hemen MEVZİ Almıyor! Belli bir GÜVEN-GÜVENSİZLİK içinde GRUPLAR BİRARAYA GELİYOR

Kim KAFİR KİM MÜMİN ve KİM MÜNAFIK ilk an da belli değil! O nedenle HEMEN Sorgusuz Sualsiz Öldürmeye

Allah karşı...Ve 93 de Sırf mala tamah edip ÖNYARGILI Davranmayın!!!

Ortada bir takip var ve MAL Gasbı da söz konusu olabilir.Tıpkı Kervan ve Bedir gibi!!103!

NİSÂ - 101

Ve izâ darabtum fîl ardı fe leyse aleykum cunâhun en taksurû mines salâti,

in hıftum en yeftinekumullezîne keferû, innel kâfirîne kânû lekum aduvven mubînâ

Yeryüzünde savaş için yolculuğa çıktığınız zaman inkarcıların size saldırmasından korkuyorsanız

SALATI kusurlu yapmanızda(tam yapamamanızda) bir sakınca yok. Kuşkusuz inkarcılar sizin açık düşmanınızdır



102 ye Döneceğiz



(103) O topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız onlar da sizin gibi acı çekiyor.
Fakat siz, onların ALLAH'tan ummadığını umuyorsunuz.(ŞEHADET-Motivasyonu) ALLAH Bilendir, Bilgedir.



101- İnkarcılar, silahlarınız ve eşyanız hakkında dikkatsiz davranmanızı ve böylece sizi ani bir baskınla bozguna
uğratmayı umarlar.


NİSÂ - 102
-----------------------------------------
Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâifetun minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel
yekûnû min
verâikum, vel te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum veddellezîne keferû lev
tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh(vâhıdeten) ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum
ezen
min matarin** ev kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum innallâhe eadde lil kâfirîne azâben
muhînâ(muhînen).

Sen (fihim)aralarında olup onlara DESTEK verdiğin zaman,

onlardan bir taife*grup(fihim)ARAnızda bulunsun ve silahlarını da yanlarına alsın.

Salata katılanlar (secde)kabullenip Size katılsınlar.

Sonra Salata dahil olmayan taife*grup(fihim)seninle birlikte SALAT etsinler diğerleri kalkan vazifesi görsün.

İnkarcılar, silahlarınıza ve eşyalarınıza -Gafil anınızda-ani bir baskınla el koymayı umarlar.

Korunaklı bir yerde veya Kalede iseniz*** silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yok. Ancak alarmda olun.

ALLAH kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlıyor.
----------------------------------------

**min matarin**ve marda




Süryanice/Aramca “mârda din”in mardin’e KORUNAKLI DİN referans verir şehri süryaniler süryanice kale ya da kaleler anlamına
gelen
merdin merdo merde marda mardin; bizanslılar maride mardia; ermeniler merdin; araplar maridin; osmanlılar ise mardin
olarak adlandırmıştır.
Birinci örnek: İbraniceye “şemsiyye” (kış şemsiyesi ve Anadolu Türkçesi karşılığıyla yağmurluk) kelimesi
sokulmak
istenildiğinde Almancadaki iki kelimeden meydana gelen isimlere müracaat edildi. Almancada şemsiye (yağmurluk)
“regenschirm”
olup, “yağmur” anlamını ifade eden “regen” ile “siper” anlamını ifade eden “schirm”den türemiştir. Bu metoda uygun olarak,
İbranicede şemsiyeye “mihseh-matar”10 denilmiştir. “Mihseh” siper, “matar” yağmur demektir.

İkinci örnek: Almancada şemsiye (yaz şemsiyesi ve Anadolu Türkçe karşılığıyla gölgelik) “sonnenschirm”dir. Sonne (n)
“güneş”,
schirm “siper” demektir. İbranicede gölgelik “mihseh-chemech” diye kabul edilmiştir. Mihseh “siper”, chemech “güneş”
demektir.

Üçüncü örnek: Almancada eldiven “handschuh” olup, “el” anlamını ifade eden “hand” ile “kap” (ayakkabı) anlamını ifade
eden
“schuh” dan türemiştir. İbranicede eldiven, “baté yadayim” diye kabul edilmiştir. Çoğul tamlama hâlinde olan “baté”
kelimesi
“kaplar” ve “yadayim” kelimesi “eller” demektir.

Dördüncü örnek: Almancada çorap “strumpf”dur. Bu kelime tamlama hâlinde bir isim değildir. Fakat İbranicede eldiven
kelimesi
hakkında izlenen metot, çorap kelimesine de uygulandığından çoraba “baté raglayim” denilmiştir. “Baté” kaplar, “raglayim”
ayaklar demektir.

Beşinci örnek: İbranicede okula “bet-sefer” denilmiştir. “Bet” ev ve “sefer” kitap demektir.

Yukarıdaki beş örneğin içerdiği kelimeler, Alman ve Rus tamlama isimler metoduna uygun olarak türetilmiş yeni
kelimelerdir.
Şimdi Sâmî diller karşılaştırma metoduna göre, aynı kelimelerin ne şekilde türetildiğini göstereceğim:

Birinci örnek: Araplar şemsiyeye (yağmurluk) matariyye (matariyah diye telaffuz edilir) derler. Arapçada “matar” yağmur
demek
ve “ye” de bir ektir. İbranicede bu kelime aynen kabul edilmiş ve Matariyah denilmiştir. Çünkü İbranicede Arapçada olduğu
gibi
“matar” yağmur ve iyah aynı şeklide Arapçada olduğu gibi bir ektir.

İkinci örnek: Arapçada şemsiyeye (gölgelik), şemsiye (chemsiyah diye telaffuz edilir) denir. İbranicede bu kelime
Chemchiyah
diye kabul edilmiştir. İbranicede güneş “chemech” kelimesiyle ifade edilir.

Üçüncü örnek: Arapçada eldivenin tekiline kef (kaf diye telaffuz edilir), çoğuluna kufûf denir. İbranicede tekili kaf11
ve
çoğulu kapot’dur. Fakat İbranicenin el, ayak gibi çift olan her şeye mahsus yim ikillik alameti (Arapçada ikil
alametlerinden
biri ye nûn’dur) olduğundan kapot kelimesinin sonuna hareke yerine olan a eklendikten sonra yim eki getirilerek kapotayim
olur.

Dördüncü örnek: Arapçada çoraba, cevreb denir (bu kelime aslında Türkçe olup daha sonra Arapçalaşmıştır). Üçüncü örnekte
gösterilen metoda uygun olarak bu kelime Garbayim olmuştur.

Beşinci örnek: Arapçada okula medrese (medrassa diye telaffuz edilir) denir. Bu kelime İbranice aynen kabul edilerek
Midrachah
olmuştur.

Fransızcada -tion ile sona eren kelimeler, Rusçada –tsia ile biter. Örnek olarak Fransızca “civilisation” kelimesi
Rusçada
“civilisatsia” olur. Rus Musevî kelime mûcitleri, İbranice için –tsia ile sona eren kelimelerin tamamını aynen kabul
etmişlerdir.
Fakat Sâmî dilleri karşılaştırma metoduna göre kelime türetenler, –tsia ile sona eren kelimeleri kabul etmiyorlar. Şimdi
“civilisation” veya “civilisatsia” kelimesinin İbranicesi “medenyah”dır ki Arapça medeniyye (medeniyah diye telaffuz
edilir)’dir.

kaynak: http://www.hanifdostlar.net/forum_posts ... PN=4&TPN=3
Mark der ki; İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır
Kullanıcı avatarı
mark twain
 
Mesajlar: 2068
Kayıt: 20 Tem 2013 23:41

Dön Din & Felsefe
cron