Kuran'da şairlerin kötülenme sebebi

Din ve Felsefe üzerine fikir alışverişinde bulunuyoruz

Kuran'da şairlerin kötülenme sebebi

Mesajgönderen mark twain » 10 Ara 2013 05:22

facebook
twitter
gplus

şuara yani şairler suresinde karşılaşılan durumdur. başlık biraz düşük oldu ben buradan düzelteyim, her şair değil tabiki bir gönderme var.

224–226. Ve şu şairler; şüphesiz onlara azgın sapıklar uyar. Onların her vadîde şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekten yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?

Burada şairlerin düşünce ve sözlerinde hiç sınır tanımadıkları, her vadîde başıboş gezinip durdukları [her konuda doğru yanlış demeden fikir ileri sürdükleri] ve genellikle süslü sözlerle kötülük işledikleri bildirilmektedir. Gerçekten de şairler, özellikle de geçmişin şairleri, dalkavuklukla bir şeyler koparmanın yollarını ararlar, bunu yaparken yalan ve iftiradan çekinmezler, diledikleri kişileri yerin dibine batırırlar, dilediklerini de yüceltirlerdi. Böylece halka yalan yanlış fikirler aşılayarak kamuoyu oluştururlardı. Bu sebeple eski devirlerden beri şiir silâhtan daha etkili, şair de silâhşordan daha güçlü olarak kabul edile gelmiştir. (Eski dönemde şairler tarafından oluşturulan kamuoyu, günümüzde bazı medya tarafından oluşturulmaktadır.)
O dönem Arap şiiri cinsellik, aşk hikâyeleri, içki, kabilesel nefretler ve kan davaları, atalarla övünme gibi konular üzerineydi. Bu konularda yazılan şiirler yalan, abartma, yersiz suçlama, gereksiz övgü, boş söz, övünme, hiciv, çok tanrıcılık ve müstehcenlikle doluydu. Şairler ise hep yalan söylerler, şiirlerinde söylediklerinin aksini yaparlardı. Meselâ şiirlerinde cömertlik, dünyalığa ilgi göstermeme, kanaat ve saygı temalarını işlerlerken, kendileri günlük hayatlarında bütünüyle cimri, korkak, servet düşkünü ve bencil bir tutum sergilerlerdi. Başkalarının gözündeki çöpü büyütürler, fakat kendi gözlerindeki merteği görmezlerdi.

Esbâb-ı nüzûl kayıtlarına göre bu Âyet gurubu, şiirleriyle peygamberimize ve inananlara saldıran, sağda solda onlar için olumsuz propagandalar yapan Abdullah b. ez-Ziba'rî, Müsaı b. Abd Menaf ve Umeyye b. Ebi's-Salt hakkında inmiştir. Bazıları ise bu Âyetlerin Ebû Azze el-Cumahî'nin bir sözlü saldırısı üzerine indiğini ileri sürmüşlerdir.

Şiirin etkisi Kur'ân'da başka Âyetlerde de işlenmiştir:

(En'âm: 112–113) Böylece Biz her peygamber için cinn ve ins şeytanlarını düşman kıldık: Ki dünya malına aldanmaktan dolayı, âhirete inanmayan kimselerin kalpleri ona kansın, ondan memnun olsun ve yapmakta olduklarını yapsınlar diye bunların bazısı bazısına sözün süslüsünü vahyeder [gizlice telkinde bulunur/fısıldar]. -Ve şayet Rabbin dileseydi onu yapmazlardı. Öyleyse onları ve uydurdukları şeyleri bırak!-

Yukarıdaki Âyetlerden de anlaşıldığına göre, ins ve cinn şeytanlar [bildik bilmedik tüm kötü kişiler];
Âhirete inanmayanların [henüz Müslüman olmamışların] kalplerini bu kendi ürettikleri, Kur'ân'a alternatif süslü sözlere yöneltmek.

Bu sözlerle âhirete inanmayanları [henüz Müslüman olmamışları] memnun etmek.
Böylece işlemekte oldukları suçu işlemeye devam etmek [bu sayede de dümenlerini döndürmek, gemilerini yüzdürmek, saltanatlarını sürdürmek, halkı sömürmeyi devam ettirmek, çıkarlarını devam ettirmek] için süslü, yaldızlı sözlerle girişimde bulunmaktadırlar.
İslâm tarihine bakıldığı zaman İslâm'a sokulan tüm hurafelerin, yozlaşmaların bu şair kılıklı heriflerin yaldızlı sözleriyle [şiirleriyle] İslâm'a sokulduğu görülecektir.

ŞİİR NEDİR: Yüzlerce tanımı yapılmış olan şiir kısaca "bir benzetme sanatı"dır. Şiir hiçbir zaman "gerçek" değildir. Dolayısıyla şiir, bir nesnenin veya olayın gerçeğinin değil, benzerinin [taklidinin, sahtesinin] sunumu olan "süslü söz"dür zuhrufu'l-kavl. Şiirin görece en iyi irdelemesi, M.Ö. 427–347 yılları arasında yaşamış olan Platon tarafından yapılmıştır. Platon'a göre şairler, gerçekler yerine görünüşle uğraşmakta, kopyanın kopyasını yaparak insanları gerçekten uzaklaştırmaktadırlar. [47–10]
Bu yaklaşıma göre, tıpkı çocukların oyuncaklarla aldatılması gibi toplumlar da şiirle [benzetme ile] aldatılabilir, yanıltılabilir ve ideolojiler sulandırılabilir. Tarihte, özellikle de İslâm tarihinde bunun yüzlerce örneği mevcuttur. Meselâ, Celalettin-i Rûmî bu örneklerden bir tanesidir.



227. Ancak iman edenler ve sâlihâtı işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna. Haksızlık edenler, hangi dönüşüme döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.

224–226. Âyetlerde kötülenen şairlerin iyileri, bu Âyetle istisna edilmektedir. Çünkü şairlerin hepsi aynı değildir ve söylenmiş nice güzel şiirler vardır. Akıl ve bilgi sahiplerinin bunu reddetmesi, şiirin iyisine, yararlısına karşı çıkması düşünülmez. Âyete göre istisna edilen şairler aşağıdaki vasıflarda olanlardır:
İman edenler.
sâlihâtı işleyenler.
Şiirleri, tevhîd, nübüvvet ve insanları hakka davet konusunda olanlar, [Allah'ı çok zikredenler], Kendilerini hicvedenlere karşılık vermeleri durumu dışında hiç kimseyi hicvetmeyenler [zulme uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar].
Âyetteki ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna ifadesinden ancak zulme uğrandığı zaman kötü söz söylenebileceği anlaşılmaktadır. Normal şartlarda Rabbimiz kötü söze, saldırıda bulunmaya izin vermemektedir.
(Nisâ: 148) Allah, haksızlığa uğrayanların dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ve Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.
(Bakara: 194) Haram ay haram aya karşılıktır. Ve bütün haramlar kısastır. [birbirine karşılıktır] O hâlde kim size saldırdıysa, siz de ona yaptığı saldırının aynıyla saldırın. Ve Allah'a takvâlı davranın. Ve bilin ki Allah, takvâ sahipleriyle beraberdir.
227. Âyette istisna edilen şairler, Abdullah b. Ravaha, Hassan b. Sabit, Ka'b b. Mâlik, Ka'b b. Züheyr gibi şairlerdir. Bunlar, iftiracı kâfirlerin yalanlarını onların yüzlerine vurmuşlar, peygamberimizi ve inananları yapılan saldırılara karşı savunmuşlardır
Âyetin son cümlesi olan Haksızlık edenler, hangi dönüşüme döndürüleceklerini yakında bileceklerdir ifadesi uyarı mahiyetinde açık bir tehdittir. Bu tehdidin muhatapları, aklî delillerin, elçilerin açıklamalarının ve geçmiş peygamberlerin kıssalarının defalarca anlatılmasına rağmen bunlara itibar etmeyenler ve Kur'ân ile şiirin, elçi ile şairin ayırdını yapamayan, anlatılmış olmasına rağmen hâlâ Kur'ân'ı şiir, elçiyi de şair veya kâhin olarak gören akılsızlardır. Bu zavallılar, yakında büyük bir değişime uğrayacakları bildirilmek sûretiyle uyarılmışlardır.

kaynak: http://www.istekuran.com/index.php?page=suara

hoşum giden bi tahlildi paylaşayım dedim.
Mark der ki; İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır
Kullanıcı avatarı
mark twain
 
Mesajlar: 2068
Kayıt: 20 Tem 2013 23:41

Dön Din & Felsefe
cron