Kuran'da seçim

Din ve Felsefe üzerine fikir alışverişinde bulunuyoruz

Kuran'da seçim

Mesajgönderen mark twain » 19 Ara 2013 07:21

facebook
twitter
gplus

Müslümanların devletinde en alt birimden en üst birime tüm kurumlarının oluşturulması ve kurumların icraatları “şura; istişare” kuralına dayanır. İstişare edecek kimseler seçmenlerdir. Dolayısıyla İslâmî ilkeler doğrultusunda; Nisa; 59’a göre seçmenlerin de yine halk arasından ehil olanların seçmenliğe seçimi söz konusudur. Ama seçmenlik ve seçilmek doğal bir hak değil bir görevdir ve burada da ehliyet (âdil, âkil, âlim, hür, siyasi basiret sahibi) şartı aranacaktır. Seçmenlikte de “ehliyet” söz konusu edilince herkesin seçmen olamayacağı, oy kullanamayacağı da ortaya çıkmaktadır. Kısaca Müslümanların devletinde ehil (âdil, âkil, âlim, hür, siyasi basiret sahibi) olmayanlar seçmen olamazlar, oy kullanamazlar. Seçmenliği de ehil olmayan kimselere bırakan toplumların kıyameti kopar, yıkıma uğramaları kaçınılmazdır.

De ki: “Hiç bilen kimseler ve bilmeyen kimseler eşit olur mu?” Kesinlikle sadece temiz akıl sahibi olanlar öğüt alırlar/gereği gibi düşünürler. (Zümer/ 9)

Demek oluyor ki, İslâm dini, bugün ki demokrasi denilen sistemdeki gibi herkese oy kullanım hakkı vermiyor ve çoğulculuğu esas almıyor. Geçmişten bu güne toplumların çoğunluğunu hevâsına uyan, çıkarını gözeten cahil, nankör, sapkınlar, nefsine uyanlar oluşturduğuna bundan sonra da oluşturacağına göre cahil, nankör ve sapkınlara seçme hakkı tanınmaması gerekiyor. İslâm dini, niceliğe değil niteliğe önem veriyor.

Allah, gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçüsünde sel olup aktılar. Sonra da sel, suyun yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zînet eşyası veya bir yarar sağlamak için, ateşte erittiklerinin üzerinde de benzeri bir köpük vardır. –Allah, hak ve bâtılı böyle örnekler.– Sonra köpük atılır gider, insanlara yararı olan ise yerde kalır. İşte Allah, örnekleri böyle verir. (Ra’d/ 17)

İnsanların çoğunluğunun İslâmî açıdan niteliksiz; şehvetperest, mal tutkunu, cahil, nankör, zalim, inançsız; dolayısıyla cehennemlik nitelikli olduğu, Hıcr/ 40, Sad/ 83, A’raf/ 17, 102, 187, Furkan/ 44, 50, Enfal/ 73, Yunus /55, 60, Yusuf/ 21, 38, 40, 68, 103, 106, Nahl/ 38, 75, 83, 101, Enbiya/ 24, Mü’minun 70, Şuara/ 8, 67, 103, 121,139, 158,174, 190, 223, Neml/ 61, 73, Kasas/ 13, 57, Ankebut/ 63, Rum/ 6, 30, 42, Lokman/ 25, Sebe/ 28, 36, 41, Ya Sin/ 7, Zümer/ 29, 49, Fussılet/ 4, Duhan/ 39, Hucurat/ 4, Tur/ 47, Bakara/ 100, 243, Hud/ 17, Ra’d/ 1, Saffat/ 71, Mü’min/ 57, 59, 61, Casiye/ 26, Maide/ 59, 103, Zuhruf/ 78, Al-i Imran/ 110, En’am/ 37, 111’de açık açık defalarca bildirilmiştir.

Eğer çoğunluğa uyulursa insanlık felaketten kurtulmaz.

Ve Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek biri yoktur. O, en iyi işitendir, en iyi bilendir.
Ve eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece “zann”a uyuyorlar ve sadece saçmalıyorlar. (En’am/ 115, 116)

Seçim ehliyeti, seçerken de seçilirken de aile içinden başlayıp, mahalleden, köyden, kentten, şehirden ana merkeze kadar her alanda dikkate alınır. Aile meclisleri< mahalle meclisi< kent meclisi< vilâyet meclisi< eyalet meclisi< ülke meclisi gibi oluşumlar sağlanır.
Bu meclislerin kaç üyeden oluşacağını da Müslüman halk istişare ile belirler.

Partili seçim
İslâm dini, Müslümanların yekvücut olmalarını öngörür ve sosyal sınıflar, ırk, renk farklılığına dayalı parti parti ayrışmanın felaket getireceği uyarısında bulunur.

Allah, dinden Nuh'a yükümlülük olarak ulaştırdığı şeyi, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Mûsâ’ya ve İsa'ya yükümlülük olarak ulaştırdığımız şeyi yaşam yolu yaptı: “Dini hayata geçirin, ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin.” Senin kendilerini davet ettiğin şey, ortak koşan kimselere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kalpten yöneleni de o davet edilene kılavuzlar. (Şura/ 13)

Ve hep birlikte Allah'ın ipine sıkıca sarılın/Allah'ın ipi ile korunun, ayrılmayın ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, Allah, kalpleriniz arasında ülfet oluşturdu. Sonra da siz O'nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de oradan sizi O kurtarmıştı. İşte Allah, kılavuzlandığınız doğru yolu bulasınız diye alâmetlerini/ göstergelerini sizin için böyle ortaya koyar. (Al-i Imran/ 103)

Ve işte bu, bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabbinizim. O hâlde Benim korumam altına girin.
Sonra insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her grup, kendinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedir. (Mü’minun/ 52, 53)

O hâlde sen yüzünü, eski inançlarını terk eden biri olarak dine, insanları üzerine ilk olarak yaratmış olduğu Allah'ın fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik söz konusu değildir. Dosdoğru/ ayakta tutan din, budur. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.
Kalben O'na yönelenler olarak, Allah'ın koruması altına girin, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma kurumları oluşturun-ayakta tutun], ortak koşanlardan; dinlerini parça parça bölmüş, ayrılıkçı gruplara ayrılmış kimselerden de olmayın. –Her ayrılıkçı grup kendi yanlarındaki şeylerle böbürlenmektedir.– (Rum/ 30- 32)

Şüphesiz dinlerini parça parça edip grup grup olan şu kimseler; sen hiçbir şekil ve davranışça onlardan değilsin. Şüphesiz onların işi Allah'adır. Sonra Allah, onlara yapmakta oldukları şeyleri haber verecektir. (En’am/ 159)

Partili idarelerde önce partililerin sonra yandaşların çıkarları dikkate alınır. Sonra bu çıkar mekanizmasının devam etmesi için; yeniden seçim kazanmak için yatırım yapılır, halk umursanmaz. Partili seçimlerde halkın en iyiyi, ehil olanı seçme özgürlüğü olmaz. Parti başkanının veya parti yönetiminin belirlediği kimseler zoraki seçtirilir.

kaynak: http://www.istekuran.com/index.php?page ... c303676089
Mark der ki; İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır
Kullanıcı avatarı
mark twain
 
Mesajlar: 2068
Kayıt: 20 Tem 2013 23:41

Dön Din & Felsefe
cron