İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Din ve Felsefe üzerine fikir alışverişinde bulunuyoruz

İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen Emre_1974tr » 21 Tem 2013 01:27

facebook
twitter
gplus

İslam`da insana ait ölümsüz ve tanrısal parça ruh inancı yoktur.

Yaratılan her şey maddidir. Hatta cinler ve melekler bile (örneğin cinler ateşten yaratılmışlardır).

Cennet ve cehennem de farklı fizik yasalarına sahip diğer evrenlerdedir ve sapına kadar maddedir.

Ruhçu öğretinin İslam dünyasına uydurma hadisler ve tasavvuf öğretileriyle sızması sonucunda bugün Müslümanlar uydurma ruhlar âlemine iman ettirilmektedir. Hatta Kuran`ı tercüme derken ayetlerde "nefs, can" geçen yerlerde "ruh" denilerek çeviriler bile çarpıtılmıştır.

Kuran`da gerçekten ruh diyen ayetler "vahiy"den ve de bu vahyi ileten Cebrail adlı vahiy meleğinden bahsetmektedir.

Yani Kuran`da;

Ruh = Vahiy
Ruh = Vahiy meleği

Kuran`a göre kabir azabı veya mükâfatı yoktur. Hemen hemen herkes kıyamet sonrası, mahşer gününde tekrar yaratılacak ve sonsuz yaşamlarına kavuşacaklardır.

Yalnız dikkat ederseniz hemen hemen herkes dedim. Çünkü Kuran`a göre istisna insanlar var. Bu konuda bazı yazarlar güzel tespitlerde bulunmuşlardır.

Kimdir bu ayrıcalıklı insanlar? Bunlar Firavun gibi günahkârlıkta çok aşırıya giden büyük günahkârlarla, şehitler gibi sevap kazanmada çok ileri seviyede olan cennetlik insanlardır.

Firavun gibi günah işlemede çok aşırı bir seviyede ileri giden insanlar daha kıyamet beklenmeden cehennemde yaratılarak daha şimdiden ateşte yanmaya başlamışlardır. Ahirette ise cezalarını daha şiddetli bir şekilde çekmeye başlayacaklardır:

- Ateş; onlar, sabah akşam ona karşı sunulur dururlar. Kıyamet kopacağı gün de: "Tıkın firavun ailesini en şiddetli azaba!" (denilir). (Mümin Suresi 46. Ayet )

Burada firavun ve ailesinin şimdiden sürekli ateşe atıldığı, kıyamet sonrası ise asıl azaba atılacağı söyleniyor. Yanı bunlar şimdiden beden olarak cehennemde yaratılmışlardır.

Diğer uç gurup ise iyilikte çok ileriye gidenlerdir. Bunlar da kıyamet beklenmeden şimdiden cennette bedenen tekrar yaratılmışlar ve mükâfatlandırılmaya başlanmışlardır. Bunlara örnek olarak şehitleri verebiliriz:

-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar.

-Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: "Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. " müjdesinde bulunurlar. (Ali İmran suresi 169-170)

Burada da açıkça ayetler, şehitlerin kanlı ve canlı bir şekilde yani bedenen cennette şimdiden yaşamaya başladıklarını ve nimetler içinde olduklarını söylüyor.

Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar.

-Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği mutlulukla sevinç duyarlar ve arkalarından şehit olarak kendilerine katılmamış olan mücahitler hakkında: "Onlara hiçbir korku yok ve onlar üzüntü de duymayacaklardır. " müjdesinde bulunurlar. (Ali İmran suresi 169–170)

Bu ayetler bile ruhlar âlemi safsatasını yerle bir etmeye yeterlidir.

Eğer insanların ruhu olsaydı, tüm insanlar öldükten sonra yaşıyor olacaktı ve ayet "herkes canlıdır aslında " falan derdi.

Ama öyle demiyor. Şöyle diyor:

-Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar.

Yani "sadece şehitler gibi istisna insanlar kıyamet öncesi yaşayabiliyorlar. " Çünkü diğer insanlar ölüler ve kıyameti bekliyorlar ikinci yaratılış için. Ve ruhları olmadığından cansızlar.

Ama şehitler şimdiden cennette yaratıldıklarından (Rabbin katı), diğer insanlardan farklı olarak şimdiden ikinci yaşamlarına başlamış bulunuyorlar. Kıyametten sonra kendilerine katılacak diğer insanları da bekliyorlar.

Yine insanların ruhu olmadığına Kuran`dan delil vermeye devam edelim:

Yasin 51–52: Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar. Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman`ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler. "

Eğer bu insanlar öldükten sonra ruhlar âleminde yaşamaya devam etselerdi, bu âlemde yaşayacakları binlerce ve hatta belki de milyonlarca yıl boyunca ahiretin gerçek olduğu acı gerçeğini yudum yudum özümsemiş olacaklardır.

Ama hayır, bu insanlar dünyada öldükten sonra ilk defa kendilerine geliyorlar ve büyük bir şaşkınlık içinde "meğerse doğruymuş" gibilerinden bir şeyler söyleyerek büyük bir şok yaşıyorlar.

Çünkü ruhsal yaşam diye bir şey yok. Onlar vefat ettikten sonra kıyamete kadar cansız bir şekilde beklediler ve uyandıklarında yani ikinci yaratılışlarında da acı gerçeği gördüler.


Bazı insanların şimdiden cennete girdiğine bir diğer delil olarak şu ayetleri de verelim:

Yasin Suresi(20-29):
Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!"
"Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar. "
"Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecek mişim ben? Ve sizler de O`na döndürüleceksiniz. "
"O`ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar dilerse onların şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar. "
"Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim. "
"Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinleyin beni!"
"Gir cennete!" denildi. Dedi: "Kavmim bir bilebilseydi?
Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram edilenlerden kıldı. "
Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler.

*************

Eğer kıyametten sonraki cennete girişten bahsetseydi, o zaman o adamın toplumu zaten onu görüyor olurdu. Ama hemen ölümünden sonra bedenli olarak cennete giriyor, diğerleri ise daha yeryüzünde olduğundan ve/veya henüz dirilmediğinden, "kavmim, Allah`ın beni affedip cennetine aldığını bilebilseydi" demekte.

*************

RUM

55. Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı.
56. İlim ve iman verilenler ise şöyle dediler: "Yemin olsun, siz, Allah`ın Kitabı gereğince yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz. "

Eğer bu günahkarlar ruhlar aleminde binlerce veya milyonlarca yıl azaplar içinde yaşamış olsalardı, o zaman onlara bekleme süresi kısa gelmek bir yana dursun tam tersine olduğundan da uzun gelecekti.

Ama görüldüğü üzere, dirildikleri andan itibaren kendilerine ilk defa geliyorlar ve dünyadaki bekleme sürelerinin çok kısa olduğuna yemin ediyorlar.

Ayrıca ilim ve iman içinde olanlar onlara şöyle diyor: "Yemin olsun, siz, Allah`ın Kitabı gereğince yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz. "

Yani hem "siz kıyamet gününe kadar beklediniz" diyorlar hem de "siz daha önce bunu bilmiyordunuz" diyerekten onların bilinçlerinin ilk defa yerine geldiğine vurgu yapıyorlar.

Bu arada Kuran'da ruh kelimesi sadece tekil olarak geçmektedir. Ruhun çoğulu olan "ervah" kelimesi ayetlerde asla geçmez. Bu da ruhların olmadığına dair bir başka sağlama, kanıt daha sunmaktadır bizlere.

İNSANA AİT RUH İNANCININ YAPTIĞI BOZGUNCULUKLAR

1.İnsana ait tanrısal parça ruh inancı insanların rableştirilmesinin kapısını ardına kadar açıyor ve bunun sonucunda kutsal insanlar, tapınılan sefil ruhbanlar ortaya çıkıyor.

2.İnsana ait ruh inancından dolayı çoğu insan tekâmül safsatasına inanıyor. Ve bu yüzden acı çekip olgunlaşacağına inandığından kendine zulmediyor veya başına bir musibet geldi mi bunu iyi bir şey zannedip kurtulmak için şevkli davranmayabiliyor. Hâlbuki Kuran'a göre başımıza gelen musibetler hiç de hayra alamet değildir ve günahlarımızdan dolayı bir uyarıdırlar.

3.İnsana ait ruh inancından dolayı insanüstü bir varlık olabileceğine inanan ruhbanlar dünya nimetlerine sırt çevirerek kutsallaştığına inanıyorlar. Bu sapkınlığı bir erdem olarak görüyorlar. Hatta kimisi cennet nimetlerini bile istemiyor ve ilahlaşmaktan başka bir şeyi gözü görmüyor(birlenme inancı).

4.İnsana ait tanrısal parça ruh inancından dolayı ölümün güzel bir şey olduğu zannediliyor. Çünkü bu inanca göre ruh bedene hapistir ve ölüm ruhun özgürlüğüne kavuşması-birlenmesi demektir. Bu hastalıklı düşüncenin sonucunda ne yazık ki insan hayatına verilen önem azalabiliyor ruhlara inanan insanlarda.

5.Yine insana ait ruh inancından dolayı birçok insan reenkarnasyona inanıyor. Bu da her dirilişte bambaşka bir yaratık olunacağı anlamına geliyor. Ve bu da farkında olunmasa da ölen kişinin bir daha geri gelmemek üzere yok olması demektir. Çünkü başka bir bedende başka bir kişilikte hatta başka cinsiyet veya türde dünyaya geleceksen sürekli, ölünce şu anki sen bir daha oluşmamak üzere yok olacak demektir. Yani tam bir materyalist inanca bürünüyor işin derinine inince.

6.Ruh ikizi inancı görülüyor birçok ruhçu öğretide... Bunun sonucunda yalnızca ruh ikiziyle birlikte olan insanın tekâmül edip mutlu olabileceği safsatasına inanılıyor. Bu da cinselliği çaktırmadan yasaklama-kısıtlama hinliğini içeriyor.

7.İnsana ait ruh inancı ve tekâmül safsatası aslında günah işlemenin gerekli olduğu yanlış inancına da götürüyor insanları. Çünkü tekâmül için dünyaya gelen ruh günah işleyip acı çekmeli ki mükemmelliğe giden yolda olgunlaşabilsin deniliyor. Bu inanç kabala öğretisiyle Museviliğe, tasavvuf öğretisiyle de İslam dünyasına sokuşturulmuştur.

8.İnsana ait ölümsüz ruh inancı, bedenli yeniden yaratılıp ahirette maddi yaşayacağımız gerçeğini bazı kimselere inkâr ettiriyor. Ruhçular maddeyi küçümsedikleri hatta bazıları iğrendikleri için sonsuz yaşamın bedenli değil de ruh olarak olabileceğini söyleyiveriyorlar. Kutsal kitaplardaki maddi sonsuz yaşamı anlatan ayetlere sembolik anlamlar yükleyerek dolaylı yoldan inkâr ediyorlar.

9.Yine bazı ruhçular Allah'ın yarattığı bu maddi evrene şükretmek bir yana dursun,ona "leş" diyerek hakaret ve nefretlerini kusuyorlar.Allah'ın bizim için yarattığı güzelliklere nefret ve hainlik içinde olabiliyorlar.Kendi uydurdukları madde ötesi aleme tapınıyorlar ve ona ulaşmak için çırpınıyorlar.

10.Ruhun tekâmülü inancı sonucunda kişisel ve toplumsal bazda ayrımcılık-üstünlük meselesi ortaya çıkıyor. Kimi insanlar kimi insanlardan üstün kabul edildiği gibi kimi ırklar da diğer ırklardan üstün tutulabiliyorlar. Bazı ruhçular sarışın renkli gözlü insanın tekâmül etmiş üstün insanı temsil ettiğine inanırlar. Hatta Hitler’in zalimliklerinin arkasında bile bu ruhçu-ırkçı sapma vardır. Büyük ruh adlı varlıktan medyumlar aracılığıyla aldığı direktifler doğrultusunda bilenen çılgınlıklarını yapmıştır Hitler.

11.Ruhlara inanan insan cinlerin aldatmalarına daha yatkın oluyor. Ruh çağırma seanslarında ya şarlatanların yalanlarına kanıyorlar ya da cinlerin ruh kılığında söyledikleri yalanlara... Yakınlarının veya hayatta olmayan ünlü insanların ruhlarıyla görüştüğünü sanan kimseler, bu celselerde aldıkları bilgileri mutlak doğru zannedip yoldan çıkabiliyorlar.


Selam ve sevgiler.
Emre_1974tr
 
Mesajlar: 547
Kayıt: 30 Haz 2013 12:33

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen Faziletli » 21 Tem 2013 01:48

facebook
twitter
gplus

Bence ruh ve hayaleti aynı şey olarak değerlendirmek hatalı bir yaklaşım oluyor. İslâmiyet'de ruh vardır. Ruh bedenimizi kontrol eden ve vücudumuzdaki hüküm sahibi irademizdir, bilincimizdir. Ruh kısaca doğrudan düşünce olan sensin. Düşünen ve karar veren.

İslâmiyet inancına göre insanların ruhları bedenlerinden önce yaratılmış olup, dünyaya gelmeleri ile anne karnından itibaren ölene kadar bedenleri ile birleşmektedir. Ölümle birlikte ruhlar, bedeninden geçici olarak ayrılacaktır. Kıyamet gününe kadar ruhlar aleminde kalacak olan ve yine dünyadaki amellerine göre kötü bir kabus veya güzel bir rüya görecek olan ruhlar kıyamet gününde tekrar bedenleri ile dirilecek ve hakkettikleri ahiret hayatına kavuşacaklardır. Kabir hayatının ruhlara normalden kısa geleceği de söylenmektedir. Aynı uykudayken 8 saatin 8 saniyeden kısa geçmesi gibi. Ancak hayvanlar cennete ruh formlarında gidecekler. Sadece bazıları iyi amellerinden ötürü insanlar gibi bedenleri ile ahiret hayatına gidecektir. Bu da bizim yaşadığımız maddi alemde sadece insanın tam anlamıyla akli iradesi olmasından ötürüdür.

Ancak İslâmiyet'te sapkın pagan inançlarındaki gibi yağmur yağdıran, şimşek çaktıran hayvan veya taş toprak ruhları yoktur. Paganlar, yani putperestler sapkınlıklarından dolayı kendilerine sahte ilahlar uydurmuş ve hakikati inkâr etmişlerdir.

Hayalet konusuna gelince, bu metafizikten çok psikoloji bilimine yakın bir konu bana kalırsa. Sonuçta bu evrende gördüklerimiz algı dünyamız ile sınırlı ve yoğun duygu ve düşüncelerimiz algılarımızı yanıltabiliyor. Örneğin çok sevdiğin birinin ölümü belki o kişinin halüsilasyonunu görmene sebep olmuş olabilir. Bir başka halüsilasyon sebebi de olabilir tabi.
Doğrusunu Allah bilir.
Kullanıcı avatarı
Faziletli
 
Mesajlar: 46
Kayıt: 20 Tem 2013 21:37

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen Emre_1974tr » 21 Tem 2013 01:51

facebook
twitter
gplus

Kuran'da ruh 2 anlamda kullanılmakta , vahiy ve vahiy meleği, o kadar.

Senin bahsettiğin ise asla ruh olarak anlandırılmaz ayetlerde.

Yaşam enerjisi, nefs, bilinç...Bunların hiçbiri ruh falan değildir.

Selam
Emre_1974tr
 
Mesajlar: 547
Kayıt: 30 Haz 2013 12:33

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen Faziletli » 21 Tem 2013 02:09

facebook
twitter
gplus

Emre_1974tr yazdı:Kuran'da ruh 2 anlamda kullanılmakta , vahiy ve vahiy meleği, o kadar.

Senin bahsettiğin ise asla ruh olarak anlandırılmaz ayetlerde.

Yaşam enerjisi, nefs, bilinç...Bunların hiçbiri ruh falan değildir.

Selam


Yaşam enerjisi tamamen spiritüalist öğretilerin uydurduğu birşeydir. Kökeni eskilere dayanıp şamanizme kadar gitmektedir bu sahteciliğin. Nefis ise ruha değil bedene verilen addır. Bilince gelince, bilincimiz ruh olgusunun temelini oluşturur. Senin düşündüğün bir başka ruhun bilinci yoksa onu neyle tanımlayabiliyorsun? Ruh zaten maddi kavramlardan sıyrılmış bir kavramdır. Dolayısıyla sadece bilince ruh diyebiliriz. İşte yine eski çağlardaki spiritüalist öğretilerde rüzgar, ateş, elektrik gibi başka tam anlamıyla elle tutulamayan şeyler de ruh zannedilmiştir. Ancak bugün biliyoruz ki tüm bunlar elle tutabildiğimiz tahta ve taş kadar maddeden yapılma. Vahiy meleği olan Cebrail (a.s.)'ın Kur'an'da ruh diye anıldığı doğrudur. Ancak vahyin ruh diye anıldığını ilk defa senden görüyorum. Bence vahiy ile vahiy meleğini karıştırıyorsun. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.)'e vahyedilen şey Kur'an'dır. Dolayısıyla sadece Kur'an kitaplarının ve Cebrail (a.s.)'ın ruhu oluyor dediğin doğru olsaydı. Hepimizin birer ruhu var. Yazılarına cevap verme ve insanları Kur'an'daki hakikatlerle tanıştırma isteğim ruhumdan başka bir yerden gelmiyor.
Doğrusunu Allah bilir.
Kullanıcı avatarı
Faziletli
 
Mesajlar: 46
Kayıt: 20 Tem 2013 21:37

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen Emre_1974tr » 21 Tem 2013 14:52

facebook
twitter
gplus

Yok, ilk insana ve sonra da İsa'ya üflenen ruh vahiydir. Çünkü anne+baba=doğum yani cinsellik yoluyla dünyaya gelmediler. Diğer insanlara ise temel vahiyler atalarından aktarıldı. Konuyla ilgili diğer ayrıntı ve delilleri yazımda açıkladım, bir kez daha okuyun lütfen. Her insanın içinde temel vahiy var ve bu yüzden Kuran'a iman etmekle yükümlüyüz , çünkü içimizdeki ayetler ile, Kuran'ın ayetleri uyum içerisinde. Aynı şekilde içimizdeki temel ayetler sayesinde Allah'ın varlığını ve tekliğini, insanlara iyi davranmak gerektiğini doğuştan biliriz. Tabii içindeki vahye sırtını dönmeyenler için geçerli bu durum:

Fussilet Suresi 53 Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan-beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?

"Bir tek Tanrıcı (hanif) olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaratılış ile donatarak yaratmıştır. ALLAH`ın yaratışında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez." (Rum Suresi 30).

Yaşam enerjisi elektrik enerjisi gibi maddi bir yapıdır ve akupunktur gibi tedaviler bu ağ kullanılarak yapılmaktadır. Yani uydurma birşey değildir.

Nefs, can ile yani yaşam enerjisi ile bedenin buluşması sonucunda o kişiye özgü ortaya çıkan psiko-biyolojik karakterdir.

Bilincin oluşması için madde ötesi bir parçaya(ki tüm yaratılmışlar maddidir zaten) veya hortlağa falan ihtiyaç yok. Hayvanlarda bile ve bitkilerde bile bilinç var. Yakında da yapay bilinç hızla gelişecek...

Kuran'da ruh 2 anlamda geçer dediğim gibi.

Bunun dışındaki inanışlar Kuran dışı inançların peşinden gitmekten başka birşey olmayacaktır.

Selam
Emre_1974tr
 
Mesajlar: 547
Kayıt: 30 Haz 2013 12:33

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen Emre_1974tr » 21 Tem 2013 15:07

facebook
twitter
gplus

Bu arada ruhsal hayat diye birşey olmadığını da ayetlerle ispatlıyorum. Dediğim gibi yazımı bir kez daha okuyun lütfen.

Selam
Emre_1974tr
 
Mesajlar: 547
Kayıt: 30 Haz 2013 12:33

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen tobias rieper » 21 Tem 2013 19:27

facebook
twitter
gplus

Emre_1974tr yazdı:
Bilincin oluşması için madde ötesi bir parçaya(ki tüm yaratılmışlar maddidir zaten) veya hortlağa falan ihtiyaç yok. Hayvanlarda bile ve bitkilerde bile bilinç var. Yakında da yapay bilinç hızla gelişecek...

Selam


bilincin madde ötesine ihtiyaç duymadığını neye göre iddia ediyorsun? yapay bilinçle bu konuyu nasıl bağdaştırabiliyorsun? hayvanlarda bilincin var olması onun madde ötesi bir varlık olmadığı anlamına niye gelsin ki?

yapay bilinç dediğin, programlamalardan, işlemcilerden ibaret. bir robotun çok karmaşık işlemleri gerçekleştirebilmesi onun kendi varlığının farkında olduğunu göstermez.
tobias rieper
 
Mesajlar: 33
Kayıt: 13 Tem 2013 00:42

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen tobias rieper » 21 Tem 2013 19:54

facebook
twitter
gplus

insanın ölümle kıyamet günü arasındaki süreci uyku halindeymişçesine algılaması insanın salt madde olduğuna niye kanıt teşkil etsin ki?

ruh (insanın maddi olmayan kısmı vs.) bedenden bağımsız tek başına işleyen bir varlık olmayabilir. dolayısıyla kıyamet günü de beden yeniden ruhla bütünleşince insan ölümden sonraki süreci bir an kadar kısaymış gibi algılayabilir. yani bu ihtimalleri neden göz ardı edip hemen "bakın demek ki ruh yok. insan maddeden ibaret." demek zorunda kalalım ki?
tobias rieper
 
Mesajlar: 33
Kayıt: 13 Tem 2013 00:42

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen Emre_1974tr » 22 Tem 2013 00:20

facebook
twitter
gplus

Sadece onu mu kanıt olarak sunmuşum Tobias Rieper?

Yazımın tamamı okunsun/ele alınsın...

Selam ve sevgiler
Emre_1974tr
 
Mesajlar: 547
Kayıt: 30 Haz 2013 12:33

Re: İslam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

Mesajgönderen SiDRe » 22 Tem 2013 01:18

facebook
twitter
gplus

Merhabalar,

“Rûh” ya da “Rûhul Kudüs” Kuran’da vahyin inmesini sağlayan güvenilir olarak tanımlanan vahiy meleğidir. Aynı zamanda Hz. İsa’nın desteklendiği ve Meryem’e giden melek de budur.

İnsanın tanrısal (!?) olduğunun iddia edilmesi ekseriyetle ruh üfleme ile ilgili ayetlere dayandırıldığından bunlara göz atmamızda fayda var.

Ruh üfleme:

Kur’an’da “ruh üflemek”le ilgili ayetler iki farklı kişi için kullanılmıştır. Bunlardan ilk Adem’in, diğeri ise İsa’nın yaratılışı ile ilgilidir. Adem’in yaratılışı ile İlgili ayetler şunlardır:

“Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere, "Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yaratacağım." demişti. "Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın." (Hicr Suresi, 15/28-29)

“O, odur ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı. Ve insanın yaratılışına çamurdan başladı. Sonra onun neslini bir üsareden, hor görülen bir sudan oluşturdu. Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler ve gönüller vücuda getirdi. Ne kadar da az şükredersiniz!” (Secde Suresi, 32/ 9)

“Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: ‘Ben çamurdan bir insan yaratacağım. Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin!’” (Sad Suresi, 38/ 72)

Hz. İsa’nın yaratılışına işaret eden ayetler ise şunlardır:

“Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık.” (Enbiya Suresi, 21/91)

“Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem'i de örnek verdi. Biz onun içine ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdikledi de içten bağlananlardan oldu.” (Tahrim Suresi, 66/12)

Ayetlerden görüleceği üzere, “üflemek” kavramı, ilk insan olan Hz. Âdem ve babasız doğan Hz. İsa’nın yaratılışına işaret etmektedir. Her ikisinin yaratılış bakımından benzer olduğunu destekleyen bir başka ayet şudur:

Allah katında İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol!" dedi. Artık o, olur.” (Ali İmran Suresi, 3/59)

Ayetlerden Hz. İsa’nın “Şu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim: Ben, çamurdan, kuş görünümünde birşey yapar, ona üflerim de Allah’ın izniyle kuş oluverir…” demiş olduğunu öğrenmemiz ise (Ali İmran Suresi, 3/49) yine üfleme eylemi ile kast edilenin cinsellik mevzu bahis olmadan yaratılmaya işaret ettiğini göstermektedir.

Adem, İsa ve İsa’nın üfleyerek Allah’ın bir mucizesi olarak kuşa dönüştürdüğü kuş görünümündeki çamurla ilgili ayetlere bir arada baktığımızda insanlar için “ruh üflemek”, kuş için ise sadece “üflemek” kelimesinin kullanıldığını görürüz. İnsanın hayvandan farkı olan sorumluluğunu, iradesini Rum Suresi 30. ayette belirtildiği gibi, üzerine yaratıldığı İslam fıtratını yani yaratılış donanımımızdaki VAHYİ düşündüğümüzde bu ayrım önem kazanır.

Özetle "ruh"la ilgili ayetlere bir bütün olarak baktığımızda insanın Tanrısal bir parça taşıdığı anlamı değil, Allah’ın yaratmak için cinselliğe ihtiyaç duymadığı, ahirette de bunu kolaylıkla, “ol” demesiyle yapacağının delili olarak bizlere bazı örnekler sunduğu, sonucuna varılması mantıklı olandır. Allah'ın insana hayvandan farklı olarak iyi ve kötüyü seçebilmeye dair bir irade verdiği ve bu iradenin temelinde vahyin, yaratılış kodunun olduğu anlaşılmaktadır. İşte buna "ruh" denir.

Yoksa ruh sevgili Emre'nin de belirttiği üzere bir hayalet-hortlak, ölü olanlarıyla celseler aracılığıyla iletişim kurulan (o gelenler cindir), kabirde azap çeken falan birşey değildir. Tekrarlarsak, insan tanrısal bir parça falan da taşımaz, Tanrı ile birlenmeyecektir de:

Zühruf 15 Kullarından O'na bir pay çıkardılar/bir parça isnat ettiler. Hiç kuşkusuz, insan apaçık bir nankördür.

Sevgiler
Hayatta insanın varoluş sebebini sorgulamasından ve bulmaya çalışmasından daha önemli ne olabilir?
Kullanıcı avatarı
SiDRe
 
Mesajlar: 437
Kayıt: 23 Haz 2013 01:42

Sonraki

Dön Din & Felsefe
cron