Cennette Her İstenilenin Olması

[Aschille]

Bende mi bi yanlışlık var acaba diye düşündüm ama yok, ben bu yaşıma kadar cennette her istenilen, dilenen şeyin anında gerçekleşeceğini düşünüyor ve öyle olduğunu sanıyordum ki gelgelelim hiçbir ayette böyle bir şeyden bahsedilmiyor gibi.

Gözden kaçırdığım ayet var mı bilmiyorum ama işte Kur'an'da cennetle ilgili 200 ayet:

http://meal.ihya.org/kurandan-ayetler/k ... etler.html

Hiçbirinde doğrudan bu konudan bahsedilmiyor. Genel olarak ayetlerde cennet, Allah'ın imtihanı geçen kullarına hazırladığı, altlarından ırmaklar akan, her türden insanın (veya erkeğin mi demeliydim) hoşuna gideceği şeyler barındıran bir ödül mekanı olarak tasvir ediliyor. Fakat hiçbir ayette doğrudan cennette, kişinin herhangi bir konuda dilediği herhangi bir şeyin gerçekleşeceği yazmıyor gibi. İstisna olarak şöyle bir ayet var:

"YÂSÎN-57: Orada taptaze meyveler onların ve istek duymakta oldukları her şey onlarındır."

Şöyle bi ayet bulabildim. Bunun dışındakiler genel cennet tasviri ve Allah tarafından hazırlandığı, ödül olarak verileceği söylenen meyveler, eşlerden bahsediyor.

Tabi sırf bu ayete dayanarak da cennette her arzu edilen şeyin şıp diye gerçekleşeceği anlaşılır mı bilmem. Bence anlaşılmaz. Çünkü bu ayette de maddi şeyler kast ediliyor gibi, yani dünyada arzu ettiğiniz şeylere orada kavuşacaksınız tarzı. Benim anladığım, Kur'an'daki cennet, tüm insanların dünyada ulaşmaya çalıştığı fakat her insanın aynı seviyede ulaşamadığı İYİ ve DOĞAL şeyleri iyi insanlara mükafat olarak sunan bir mekan.

[Sahra]

Fark eder mi? Güzel bir yermiş işte, mutlu olacakmışsın

Cennet olmasa da olur ya. Cehenneme gitmeyelim yeter

[Aschille]

Cennet olmasa da olur ya. Cehenneme gitmeyelim yeter

O kadar düştük mü. Cehennem korkusu sarmış gibi seni.

Fark eder mi? Güzel bir yermiş işte, mutlu olacakmışsın

Hiç dünyada mümkünatı olmayan öbür tarafta gerçekleştirmeyi düşündüğün bir şey yok mu? Benim var birkaç tane, mesela tarihi şahsiyetlerin gerçekte ne yaptıklarını izlemek, canlı olarak tanık olmak felan. Veya en basitinden bir kitap bile okumak istesen okuyamayacaksın belki. Niye bu kadar kısıtlanıyor ki cennet. Belki de Tanrı, insanın nihai amacının bu olduğunu düşünüyor ve fazla bir şeye gerek görmüyordur.

Dünya mantığına göre düşünürsek insan, sürekli benzer şeyleri yapmaktan sıkılır ama Kur'an'da sıkılma duygusunun olmayacağı söylenmiş. Yani gene dünyadaki şeyleri yapıyorsun ama sıkılmıyorsun. Bence böyle sahte bir tatmin duygusu yerine daha fazla serbesti tanınsa daha iyi olurdu sonuçta cennete gitmişsin ötesi yok. Sınırsız özgürlük, sınırsız istek, sınırsız, sınırsız.... Hep bunları düşünüyor insan ama tasvirler böyle dar bir alana hapsedilince tatmin etmiyor gibi. Niye cennette dilediğiniz her şeyi yapabilirsiniz diye bir vaat yok ki, nedeni ne olabilir yani? Sonuçta bir mükafat mekanı, günah işleme yok, düzenin bozulması yok, Tanrı'ya karşı gelme yok bırak insanlar ne isterse yapsınlar ama değil mi?

[Sahra]

O korku hep vardı

Ben de benzer şeyleri merak ediyorum ama öbür tarafta çok mutlu olduktan sonra bunları arayacağımızı sanmıyorum Mutluluk mutluluktur. Araca takılma, sonuca bak

[Aschille]

Belki de cennetin 7 katlı olma meselesi bununla ilgilidir. Kur'an'da cennet hakikaten birçok yerde farklı isimlerle geçiyor.

Alıntıladığım bu yazıda hadisler filan da katılmış ama genel olarak tüm isimler de Kur'an'da geçiyor.

Alıntı:

1. Adn: Lügatta; ikamet ve ebedi yer manasındadır. 
"(Böyle yaparsanız, O) günahlarınızı size bağışlar ve sizi, altlarından ırmaklar akan Cennetlere ve Adn Cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte büyük kurtuluş, budur!" (Saf, 12) 
"Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî olarak kalıcı oldukları Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler va‘d etti. Allah’ın rıdvânı (râzı olması) ise daha büyüktür! İşte büyük kurtuluş budur!" (Tevbe, 72) 
Hz. Peygamber’e bu ayetin manası sorulduğunda şöyle demiştir: “Onlar inciden yapılmış köşklerdir. Her bir köşkte kırmızı yakuttan yapılmış yetmiş yurt vardır. Her yurdun içinde yeşil zümrütten yapılmış yetmiş ev vardır. Her bir evde bir taht vardır. Her bir tahtın üzerinde çeşitli renkli yetmiş yatak vardır. Her yatağın üzerinde ela gözlü hurilerden bir zevce vardır. (VAY MAŞŞALLAH!!) Her evde yetmiş sofra vardır. Her sofranın üzerinde yetmiş çeşit yemek vardır. Her evde yetmiş cariye vardır. Mü’min bir kimseye her sabah öyle bir kuvvet verilir ki bütün bunlarla görüşebilir.” (Ebu Şeyh) (İhya-i Ulumiddin) 
Peygamberimiz (asm); “Adn cennetinde cennetlikler Rablerini görürken onlar ile Allah (cc) arasında sadece “Kibriya Perdesi” bulunur.” buyurmuştur. (Buharî) 
“Allah (cc), Adn cennetini yarattı. Ağaçlarını özel bir itina ile dikti. Sonra da ona ‘Konuş’ buyurdu. O da: ‘Mü’minler muradlarına erdiler.’ dedi.” (Hakim)
"(O yurt,) girecekleri Adn Cennetleridir; (ki) altlarından ırmaklar akar, orada kendileri için ne isterlerse vardır. İşte Allah, takvâ sâhiblerini böyle mükâfâtlandırır!" (Nahl, 31) 
2. Firdevs: Lügatta; Her çeşit bitkiyi cem’eden bahçe, bostan manasındadır. Ancak “Üzüm asmalarının bulunduğu bahçedir” de denmiştir. 
“Allah'tan cennet istediğiniz vakit Firdevs'i isteyin." (Tirmizî) 
Firdevs cenneti hepsinin yukarısında, hepsinden üstün olduğu için Allah’tan öncelikle bunun taleb edilmesi tavsiye edilmiştir. (Kütüb-i Sitte) 
3. Naîm: Lügatta; yaşayışı rahat ve müreffeh olmak, nimet, bolluk, refah içinde yaşama manasındadır.
"Muhakkak ki îmân edip sâlih ameller işleyenler ise, îmân etmeleri sebebiyle Rableri, onları altlarından ırmaklar akan Naîm Cennetlerinde (mükâfâtlandıracağı doğru bir yol üzere) hidâyete erdirir." (Yunus, 9) 
“Ve beni Naîm cennetinin vârislerinden kıl!” (Şuara, 85) 
4. Me’va: Lügatta sığınacak yer, makam, yurt, mesken manasındadır. Ayrıca bu tabakanın şehid ve mü’minlerin barınağı olacağı söylenmiştir. 
"Îmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince, artık yapmakta olduklarına karşılık onlar için bir ağırlama yeri olarak Me’vâ Cennetleri vardır." (Secde, 19)
"And olsun ki, onu (Cebrâîl’i aslî sûretinde) diğer bir inişte de (mi‘râc gecesi), Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında (iken) gördü. Ki Cennetü’l-Me’vâ onun yanındadır." (Necm, 13-15) 
5. Huld: Lügatta; sürekli olma, sonsuz olma, süreklilik, ebedîlik, bakîlik manasındadır. 
De ki: “(Başınıza gelmesi muhakkak olan) bu (netîce) mi hayırlıdır, yoksa takvâ sâhiblerine va‘d edilen (ni‘metleri aslâ kesilmeyecek olan) Huld Cenneti mi? (Orası) onlar için bir mükâfât ve bir varış yeridir.” (Furkan, 15) 
6. Dâr’ul – Mukame: Lügatta; Asıl durulacak yer, ebedî ikamet edilecek yurt, güvenli makam manasındadır.
“O (Rab) ki, lütfundan bizi (asıl) oturulacak yurda (Cennete) yerleştirdi. (Artık) orada bize ne bir yorgunluk dokunur, ne de orada bize bir usanç dokunur.” (Fâtır, 35 ) 
7. Dâr’us – Selâm: Lügatta; emniyet ve selâmet yeri, esenlik yurdu manasındadır.
"Ve Allah, (sizleri) selâm yurduna (Cennete) da‘vet eder. Ve dilediğini (hikmetine binâen, kendi lütfundan) dosdoğru bir yola hidâyet eder." (Yunus, 25)
"Onlar için Rableri katında selâmet yurdu(Cennet) vardır ve O (Allah), yapmakta oldukları (sâlih ameller) sebebiyle onların dostudur." (En’am, 127) 
8. İlliyyûn: Lügatta; Cennetin en yüksek tabakası. Ahirete giden tam kâmil mü'minlerin yeri. Hafaza meleklerinin divanları ismidir ki, salihlerin amelleri oraya yükseltilir. Ahirette yüksek dereceye, dergâh-ı rızâya en yakın olan derece manasındadır. 

http://m.sorusorcevapbul.com/soru-cevap ... kac-kattir

Her birinin farklı nitelikleri var, derecesi yüksek olan müminler hepsinden istifade edebilecek deniyor bu da daha fazla özgürlük anlamına gelebilir. Zaten herkes istediğini yapabilse cennetin tabakaları diye bir şey olmazdı.

[Aschille]

"Onlar inciden yapılmış köşklerdir. Her bir köşkte kırmızı yakuttan yapılmış yetmiş yurt vardır. Her yurdun içinde yeşil zümrütten yapılmış yetmiş ev vardır. Her bir evde bir taht vardır. Her bir tahtın üzerinde çeşitli renkli yetmiş yatak vardır. Her yatağın üzerinde ela gözlü hurilerden bir zevce vardır. Her evde yetmiş sofra vardır. Her sofranın üzerinde yetmiş çeşit yemek vardır. Her evde yetmiş cariye vardır. Mü’min bir kimseye her sabah öyle bir kuvvet verilir ki bütün bunlarla görüşebilir.” 

Bu söze göre, bir mümin her sabah 343.000 ela gözlü huriyle görüşecekmiş.

[Sahra]

O farklı isimler cennetin farklı tabakalarının ismi değil bence. Naim ile Meva'ya girme koşulu aynı anlatılmış mesela. İman edip salih ameller işleyenler gidecekmiş.

"Onlar inciden yapılmış köşklerdir. Her bir köşkte kırmızı yakuttan yapılmış yetmiş yurt vardır. Her yurdun içinde yeşil zümrütten yapılmış yetmiş ev vardır. Her bir evde bir taht vardır. Her bir tahtın üzerinde çeşitli renkli yetmiş yatak vardır. Her yatağın üzerinde ela gözlü hurilerden bir zevce vardır. Her evde yetmiş sofra vardır. Her sofranın üzerinde yetmiş çeşit yemek vardır. Her evde yetmiş cariye vardır. Mü’min bir kimseye her sabah öyle bir kuvvet verilir ki bütün bunlarla görüşebilir.” 

Bu söze göre, bir mümin her sabah 343.000 ela gözlü huriyle görüşecekmiş.

Umarım cennette fındık bahçeleri de vardır. Aksi takdirde bu kadar huriyle başa çıkamazsınız. Tövbee

[Gemma]

Hiç dünyada mümkünatı olmayan öbür tarafta gerçekleştirmeyi düşündüğün bir şey yok mu? Benim var birkaç tane, mesela tarihi şahsiyetlerin gerçekte ne yaptıklarını izlemek, canlı olarak tanık olmak felan. Veya en basitinden bir kitap bile okumak istesen okuyamayacaksın belki. Niye bu kadar kısıtlanıyor ki cennet. Belki de Tanrı, insanın nihai amacının bu olduğunu düşünüyor ve fazla bir şeye gerek görmüyordur.

Ben bu tarihi şahsiyetlerin ne yaptığını izlemek konusunu cennetten önce gerçekleşir diye düşündüm hep; hesap verme, ödül, ceza belirlenimi aşamasında. Allah, öldükten sonra artık her şey bittiğinde topluca dünyanın en başından en sonuna kadar izletir diye düşündüm, sadece kendi hayatımızı kapsayan dönemi değil. Onun rahatlığıyla yaşıyorum birazcık. Sadece kendi hayatımızla ilgili olan kısımları öğrensek olmaz çünkü dünyanın en başından en sonuna kadar her şey az ya da çok hepimizle alakalı. Zibilyon sene evvel verilen bir karar bugün bizim belli noktalarda yaşayış şeklimizi etkilemiştir, bugün verilecek kararlar yarınkilerin yaşayış şeklini etkileyecektir. Yaptıkları etkilemese bile araştırarak, okuyarak yaptıklarını öğrendiğimizde değişen bakış açımız, bizim vereceğimiz kararları yine etkiliyor. Okuduğumuz kitap bir yana, okuduğumuz bir cümle, duyduğumuz bir söz, yaşadıklarımız, başkalarının yaşadıkları, şahit olduklarımız, hepsinden dersler, mesajlar çıkarıyoruz ve bu bizim yapımızı az ya da çok etkiliyor. Sonuç, bence hepimizin az buçuk birbiriyle bağlantısı var ve ben dünyanın ilk anından son anına kadar olan her şeyi bilmek istiyorum. Yaşanılan tüm senaryoları öğrenmek istiyorum, hatta belki daha öncesini bile. Bunun için cennete gitmek gerekiyorsa gitmeme ihtimalini göz önüne aldığımda benim için baya yıkıcı bir durum olur. Bence bu bir yerde şu anda var olmanın anlamı çünkü.

Yaratılmış olmak bunları bilebilmeyi gerektirirdi ya, gerektirmesi gerekirdi. İnşallah gerektiriyordur.

[Sahra]

Ben de öldükten sonra "hayata niye geldik, dünyaya niye gönderildik, imtihan niye var" gibi şeylere cevap almak isterdim.

[eskimo]

Ben de öldükten sonra "hayata niye geldik, dünyaya niye gönderildik, imtihan niye var" gibi şeylere cevap almak isterdim.

inşallah