Tekrar merhaba;
1- Metafizik falan değil, tamamen akıl ve delille şans diye birşeyin olamayacağını ispatlıyorum. Nasıl ki sahte dinler insanlara benimsetilmiş durumda ise, aynı şekilde bilim dünyasında da aynı karanlık gücün kıskacı altında, birçok hurafe insanlara benimsetilmiş durumda maalesef.
Öncelikle örneğime geri dönmek istiyorum;
Burada kazanacak olan biletin numaraları yüzlerce ve hatta binlerce yıl , bir kere bile şaşmadan sürekli çekilişte kazanıyor. Bir programlanmış makina bile günde sadece bir iki kere çalıştırdığımız halde, bir kaç yıl sonra bu ayarlanmış komuta ters tepki veriyor, yani çalıştır düğmesine bastığımız zaman bambaşka bir sonuç veriyor. Ama burada bu piyango bileti binlerce , hatta binlerce yıl, her saniye mutlaka kazanıyor. Yüzlerce , binlerce yıl düzenli olarak tekrarlanan bu olayın şansla bir ilgisi olmadığını, bir kaderi takip ettiğini görmek çok kolay.
Hatta bir trilyon rakam değil de, bir trilyon sayıdan oluşan bilet çekilişi de düşünebiliriz. Ve her sayı da, yani biletin her basamağı da bir katrilyon sayıdan oluşabilir. Yani bir trilyon sayı içerir biletimiz, ama her bir sayısı da bir ile bir katrilyon arası olabilir. bu sefer biletimiz bir trilyon kez, yani asırlar boyu 1 ile 1 katrilyon arası sayıdan yapılan çekilişi kazanacaktır.Ve bu rakam veya sayıları dilediğimiz kadar da arttırabiliriz ve hatta her bilete özgü ayrı sembolleri de işin içine katabiliriz vs.... Bu şuna benzer: dünyaya gökyüzünden birşey düşüyor ve tam sizin kafanıza denk geliyor, ilk saniye size isabet etti, ikinci saniye yine size isabet ediyor, kaçıyorsunuz ama üçüncü saniye ve daha sonra da yine her saniye size isabet etmeye devam ediyor. Ve bu olay asırlarca, hatta binlerce yıl boyunca hem de her saniye hiç bir kere bile şaşmadan tekrarlanıyor, sürüyor. İşte bu noktada bunun şansa, kendiliğinden falan olamayacağını, bir kaderin/planın gerçekleştiğini fark etmeye başlarsınız.
Bir trilyon rakamlı veya daha da dehşeti bir trilyon sayılı piyango biletinin kazanmasında şansla ilgili bir durumun olmadığını kolaylıkla görebiliriz. Ama aynı şekilde yazı ve tura gibi sadece bir çekilişte gerçekleşen şeylerde bile şans yoktur. Sadece bunlarda olay bir veya birkaç kere tekrarlandığı için mucizeyi, planı göremiyoruz. Ama bir trilyon kez üst üste tekrarlanınca gerçeği keşfetmeye başlarız. Bir makina bile bu kadar uzun süre ve de üst üste sekmeden çalışamadı, böyle bir düzen sergileyemedi. Evrende şans diye birşey yoktur. Herşey bir yaratıcının planı doğrultusunda gerçekleşmektedir.
2- Kader ve özgür irade ile ilgili yaptığım çalışmayı incelediyseniz, özgür irademizin olduğunu ve kaderin buna müdahale olmadan gerçekleştiğini delilleriyle gösteriyorum.
3- Kuran'a göre evrenimizin dışında başka bir evren var ve adı da "Rabbin Katı", diğer bir deyişle" Ahiret Evreni".Bazı yazılarımda açıklamıştım bunu da:
http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/ ... n-kat.htmlhttp://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/ ... yasam.htmlAma buna karşılık sonsuz evren ve de sonsuz boyut inancının ne dini ne de bilimsel bir dayanağı yoktur. Sadece zihin jimnastiği olarak kafada kurgulanabilir.
Bu konuda da uzun uzadıya anlatırdım ama zaten sevgili Caner Taslaman gayet güzel yapmış, şimdi onun kitabından aktaralım:
SONSUZ EVRENLER VE VAKUM DALGALANMALARI MODELİ
Evrende herhangi bir gerçekliği daha iyi anlamamıza yaramayan matematiksel modeller Ockhamlı’nın usturasıyla kesilmelidir. Çünkü matematiksel bir model, ancak evrendeki gerçeklikleri anlamamıza katkısı olduğu ölçüde değerli olabilir. Yoksa salt zihinsel bir kurgunun ötesine geçemez. Evrenin bol boyutlu tasarımıyla ilgili matematiksel boyutlar böyledir. Evrenin algılanan esas boyutları dışındaki boyutlarının çok küçük ve kıvrılmış olduğunu söyleyen bu tasarımların çoğu bilgimize hiçbir katkı yapmaz. Bu tasarımlar, evrende gözlenen olguları anlamamıza katkı yapmadığı ve ciddi delile dayanmadığı müddetçe kaale alınmamalıdır.
Evrenin sayısını sonsuzca büyüten, tek bir evreni sonsuz evrenle açıklamaya çalışan modelleri, Ockhamlı William duysa, bu modelleri herhalde lime lime doğrardı. Bu modellerin hiçbirinin tek bir delili olmadığı gibi, evrendeki herhangi bir olguyu daha iyi anlamamıza en ufak bir katkıları da yoktur.(Evrenimiz dışında tabi ki evrenler olabilir. “Evrenimiz dışında evren olamaz.” demek “Tanrı bu evren dışında evren yaratamaz.” demektir. Fakat “Evrenimiz dışında bir evren olamaz” demek kadar, bilimsel açıdan evrenimiz dışında bir evren olduğunu savunmak da mümkün görünmemektedir.) Sonsuz evrenli modellerin çoğu evrendeki oluşumları tesadüfle izah etme çabasının ürünüdür. Ockhamlı’yı dinlesek hiç kaale almamamız gereken bu modelleri, Ockhamlı’nın haklı tavsiyesini dinlemeyerek ilerideki “tasarım delili” bölümünde ele alacağız ve bu modeller doğru olsaydı bile, evrendeki bilinçli tasarımı reddedemeyeceğimizi göstereceğiz.
Edward Tyron’un 1973 yılında ortaya attığı Vakum Dalgalanmaları modeli (Vacuum Fluctuation Model), bizim evrenimizin ve diğer birçok evrenin kuantum dalgalanmaları sonucunda oluştuğunu söylemiştir. Bu modele göre tüm evrenleri doğuran süper-uzay adeta bir sabun okyanusudur ve her evren bu süper-uzaydan çıkan bir baloncuktur. Bizim evrenimiz de bu sonsuz sayıdaki baloncuklardan biridir. Christopher Isham bu modelin teorik açmazlarını göstermiştir. Bu modelin iddia ettiği gibi sonsuz zaman geriye gidersek, bu baloncuk evrenler her yere saçılacaktır ve bu evrenler genişledikçe birbirine geçecek ve çarpışacaktır. Bu ise tüm gözlemlere aykırıdır. Ockhamlı’nın usturası ise bu modeli inkar için delil aramaz, onun delilsiz oluşunu ve tek evreni sonsuz evrenle açıklamaya kalkışını usturayı indirmek için yeterli bulur.
Andrei Linde’nin Kaotik Şişme (Chaotic Inflationary) modeli ise, şişen evrenlerin mini evrenlere bölündüğünü, daha sonra bu mini evrenlerin şişip yeni mini-evrenlere bölündüklerini, bu sürecin kesintisiz devam ettiğini söyleyerek sonsuz evrenler önerir. 1994’te Arvind Borde ve Aleksander Vilenkin, sonsuzdan beri şişen bu modelin şekil (geodesy) olarak geçmişte tam olamayacağını, bu yüzden bu modelin de bir başlangıç tekilliğinden kaçamayacağını göstermişlerdir. Sıra dışı iddia ciddi delil gerektirir. Diğer sıra dışı “sonsuz evren” modelleri gibi bu model de ciddi hiçbir delile sahip değildir. Ockhamlı’nın usturası, bu tip bir modelin de bilimsel açmazını dinlemeye gerek bile duymaz, bu modelin bilimsel bir delile sahip olmaması ve sonsuz evrenle tek bir evreni açıklaması usturayı çalıştırmaya yeterlidir.
http://www.bigbang.gen.tr/?page_id=2224- Hayır, dizinlerin hiçbiri sonsuz değil. Sonsuza doğru uzatılabilir, yolculuğu sonsuza dek sürdürülebilir ama dizin hiçbir zaman sonsuza ulaşamaz. Sürekli rakam veya sayı bir artar durur hepsi bu.
Bu konuya daha evvelden verdiğim şu yazımda da değinmiştim:
http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/ ... yasam.htmlAyrıca matematikteki hayali sonsuzlar hurafesi konusunda benimle aynı görüşte olan Caner Taslaman da bu konuyu güzelce açıklamış:
GERÇEK SONSUZ VE EVRENİN BAŞLANGICI
Evrenin sonsuzdan beri var olduğu söylendiğinde, arka arkaya eklemeli bir diziyle ‘gerçek sonsuz’un (actual infinite) oluştuğu söylenmiş olur: Evrenin milyar yıl önceki, yüz milyon yıl önceki, yüz yıl önceki gibi tüm geçmişine ait anlarının birleşimi kastedilerek evrenin sonsuzdan beri var olduğu söylenir. Bu şekilde birleşmeli bir diziyle sonsuz oluşamayacağını anlamamız için, ünlü matematikçi Hilbert’in verdiği hotel örneklerini incelememiz faydalı olacaktır: Bir hotelde ‘gerçek sonsuz’ (sonsuza giden değil) oda olduğu iddiasını ele alalım. Düşünelim ki bu hotelin sonsuz odaları doludur ve sonsuz müşteri de gelip bizden oda istiyor. Biz de; ‘Tamam’ deyip, No 1’deki müşteriyi No 2’ye, No 2’yi No 4’e, No 3’ü No 6’ya, No 4’ü No 8’e kaydırmak suretiyle bütün tek numaralı odaları boşaltıyoruz. (Tek sayılar kümesinin sonsuz olduğunu hatırlayın: 1,3,5,7,9…) Böylece sonsuz yeni müşteri sonsuz odaya yerleşir. Fakat hotelin odaları hiç artmaz, hotelin doluluk oranı evvelden de sonsuzdur, şimdi de sonsuzdur! Diğer taraftan her oda sahibi bir doğal sayıya karşılık geldiği için, odaya yeni yerleşecek kişiye hiçbir oda veremeyeceğimiz de söylenebilir. Bu sonsuza bir şey eklenemeyecek olmasındandır. Üstelik hotelin yanına bir hotel yapıp birkaç oda inşa etsek ve buraya birilerini yerleştirsek, hoteldeki insanların sayısının yine de arttığını iddia edemeyiz (Çünkü Sonsuz+Herhangi bir sayı = Sonsuz).8
Sonsuz kavramının yol açtığı paradoksların incelenmesinden anlaşılmaktadır ki arka arkaya eklemeli bir diziyle ‘gerçek sonsuz’a ulaşılamaz. Zamanın içinde her an, bir diğerini takip etmekte ve zaman böylece tek yönlü olarak ilerlemektedir. Her an bir önceki ana eklendiğine göre zaman da ‘gerçek sonsuz’ olamaz. Bunu William Lane Craig şöyle özetlemektedir:
1- Zamana ait olaylar dizisi, arka arkaya eklenmeyle devam eder.
2- Arka arkaya eklenmeyle oluşan bir dizi ‘gerçek sonsuz’ olamaz.
3- O halde zamana ait olaylar ‘gerçek sonsuz’ değildir.9 Bu da, zamana ait olayların bir başlangıcı olması gerektiği, yani evrenin sonsuz olamayacağı, bir başlangıcı olması gerektiği anlamına gelir.
Zihinsel kurgu ile evrenin gerçeğinin en çok karıştırılmasına sebep olan kavramların başında ‘sonsuz’ gelmektedir. Matematikte ‘sonsuz’u adeta gerçek bir sayı gibi algılayanlar olmuştur. Oysa ‘sonsuz’ diye bir sayı yoktur, ‘sonsuz’ bizim hiç durmaksızın, sürekli olarak ilerleyeceğimizi söyler. Örneğin doğal sayı dizisini ele alalım: 0,1,2,3,4…… Bu sayı dizisinin sonsuza gittiğini söylerken aslında bu sayı dizisinin bir hedefe gittiğini söylemiyoruz, bu sayı dizisinin 1 arttırılmak suretiyle sürekli ilerlediğini söylüyoruz. Bu yüzden sayı dizilerinin hiçbiri sonsuzu tamamlamaz, sürekli ilerlerler, eğer bir yerde bu sayı dizisi duruyorsa zaten ‘sonsuz’ kavramının tanımına aykırıdır; çünkü ‘sonu’ vardır.
Bu tariften sonra evrenin zamanının geçmişte ve gelecekte sonsuz olduğunu iddia edenlerin, bu farklı iki iddiasını birbirinden ayırmalıyız. Evrenin geçmiş ve geleceğini, Cantor’un sayı dizileri gibi düşünenler, evrenin geçmişinin sonsuz olduğuna dair söylemi çok düşünmeden kabul edebilirler. Evrenin sonsuza gittiğini söyleyenler evrendeki zamanın sürekli olarak hiç durmadan ilerlediğini söylemiş olurlar. Bu yüzden geleceğe doğru ilerlemeye ‘potansiyel sonsuz’ diyenler olmuştur. Bu tanım açıkladığımız sonuç açısından bir şey değiştirmez. Fakat ben, bu tanımı kullanmayı bile uygun bulmuyorum. Çünkü ‘potansiyel’ ifadesi gerçekleşme gücüne sahip olmayı çağrıştırabilir. Oysa sonsuza giden bir süreç, sonsuzun tanımı gereği hiçbir zaman durmaz, sonsuza hiçbir zaman ulaşılmaz, zaten sonsuz diye bir nokta yoktur, ‘sonsuz’ varılacak bir hedef değildir, o ancak hiç durmadan ilerlemeyi ifade eder. Bu yüzden evrenin gelecek zamanının ‘gerçek sonsuz’ (gerçekleşip, tamamlanabilen sonsuz) olduğunu söyleyenler hata yaparlar. Sürekli ilerlemenin neresinde durursak duralım bu sonsuz değildir. Oysa evrenin geçmişinin sonsuz olduğunu söyleyenler, sonsuzun tamamlandığını, evrenin yaşının ‘gerçekleşmiş sonsuz’ olduğunu söylerler. Görüldüğü gibi burada ‘sonsuz’un tanımı, artık süreklilik dışında; bir bitmişlik, bir tüketilmişlik ifade eder. Gelecek zamanın sonsuz olmasıyla bu çok farklıdır, bu çok önemli fark, birçok kişinin gözünden kaçmıştır.
Bizim sonsuz zaman geçtikten sonra bu noktada olduğumuzu söylemek; sonsuz+1’in olabileceğini, sonsuzun geçilebileceğini söylemek demektir ki, bu, sonsuzun tanımına aykırıdır. ‘Sonsuz’ kavramını kurgusal olarak kullanıp, gerçeklikteki karşılığının olmadığını kavrayamayanlar bunu gözden kaçırmışlardır. Bunu kısaca şöyle gösterebilirim:
1- Evrenin ya başlangıcı vardır ya da sonsuzdan beri vardır.
2- Sonsuz sürekli olarak ilerleyen ve ilerlemeyle tamamlanmayan demektir.
3- Evrendeki geçmiş zamanın sonsuz olduğu söylenmektedir.
4- O zaman bizim bu noktada var olabilmemiz için sonsuzun geçilmiş olması lazımdır (3. maddeye göre).
5- Sonsuz geçilemeyeceğine göre (2. maddeye göre) ve bizim var olmamız inkâr edilemeyeceğine göre, evrendeki geçmiş zaman sonsuz olamaz.
6- Öyleyse evrenin bir başlangıcı vardır (1. ve 5. maddelere göre).10
http://www.evrim.gen.tr/2011/12/tasarim-delili/Sadece dizinlerde de değil, bir çok başka alanda, hem de çok dar alanlarda hayali sonsuzlar üretilmiştir sahte matematikte.
5- Evrenin tek olmadığını ama aynı zamanda da sonsuz sayıda da olmadığını anlatmıştım. Zaten gerçek bilim de sonsuz evren diye birşeyi asla savunmadı.
Ayrıca, sonsuz evrenler teorisi sandığınızın tersine, tek olan Allah'ın varlığına olan ihtiyacı ortadan kaldırmak amacıyla üretilmiştir. Sonsuz evrenler modeli çok tanrıya kapı açabilir, Tanrının varlığına olan ihtiyacı ortadan kaldırmayı hedefleyebilir ama Kuran'daki gerçek Tanrı inancına hizmet etmez. Zaten dediğim gibi sonsuz sayı diye birşey asla yoktur, tamamen hurafe bir inançtır. Sadece süreç sonsuza dek durmadan ilerleyebilir ama hiçbir zaman sonsuz sayıya ulaşmaz, çünkü böyle bir sonsuzluk yoktur gerçekte.
Selam ve sevgiler