Sanirim ozetle demek istiyorsun ki sadece hadislere degil Kurana da butuncul bakilmaz ve ayet cimbizlanarak okunursa kalbi hastalikli olanlar ondan da kendi heva ve hevesini destekler cikarimlara varir. Eger anlatmak istedigin bu ise sana tamamen katiliyorum bu gorusunde.
Sorunlari cozmeye calisirken bir oncelik sirasi vardir. Diger turlu icinden cikmak mumkun olmaz ki olmuyor da. Peygamber suphesiz Kurana uygun olmayan birsey soylemez. Ama dogru bilgiye ulasma metodolojisi olarak hadisi kaynak bellemek sen tevil-mecaz vs. sorununu azalttigini zannetsen de aslinda bu sorunu buyutur.
Once bi buyuk sorunu cozebilsek keske de sira mecazcilara, sembolculere, kriterlere uymadan tevile basvuranlara da gelse.. onlarla mucadele etmek ayetlerden net deliller sunarak daha kolay olacaktir. Cunku butuncul olarak , cimbizcilik yapmadan ele alindiginda Kuranda hadis havuzunun aksine tek bir tutarsizlik ve celiski bulunmamaktadir.
Selamlar
voltairea yazdı:Öncelikle "bizimle yani kuranla aynı fikirde olmak" sözüne katılmıyorum. Tasavvufçular veya ehli sünnetiz diyen türk cemaatler nasıl hadisleri temsil etmiyorsa, siz de kuranı temsil etmiyorsunuz. Hatta bu kişisel fikrimdir: Siz "peygamberin anlattığı, açıkladığı ve hayatına geçirdiği" Kuranı değil, kendi engin bilgi havuzunuz ve üstün arapça yeteneğinizle okuyup anladığınız kuranı yaşıyorsunuz. Bende şahısların kuranı okuyup ne anladığıyla hiç ama hiç ilgilenmediğim için, söz konusu islam olunca peygamberin anlattığı kuranı ölçü alıyorum. Mesela biri bana savunduğu fikir için bir ayeti delil gösterip "bence bu ayette şu şu demek isteniyor" ya da "bu ayet şu anlama geliyor" diye kesin konuşsa dahi ben hiç ilgilenmem. Önceki ve sonraki ayetlere bakarım. Sureye bir bakarım neden bahsediyor bi anlarım. Ne üzerine bu ayet inmiş nüzul sebebi nedir ona bakarım. O konuyla ilgili inmiş diğer ayetleri araştırırım. Peygamber bu ayeti nasıl anlamış ve nasıl hayatına geçirmiş ona bakarım. Bu sayede kimse bana kendi kuran anlayışını dayatamaz.
Hadis havuzu dediğiniz şeyi ise gözünüzde çok büyütüyorsunuz. Uydurma hadisleri ayıklamış eserler mevcut. İlla Kuranla çelişiyor olması da gerekmez. Ravi sayısı bu konuyu çözüyor. Mütevatir, kudsi, merdud, ahad gibi kavramları bildikten sonra hadis konusu hiç problem değil. Kuran rüku ve secde et der, hadisler nasıl olacağını anlatır. Neye dayanarak anlatır? Peygamber nasıl namaz kılmış onu anlatarak. Bunun dışında kuranı okuyan herkesin aynı şeyi anlamadığını öğrendiğim günden beri bazı ayetler için peygamberin açıklamaları, yaşayışı, ayeti hayatına nasıl geçirdiğini öğrenmesem çok yanlış algılayacağımı farkettim. Peygamberin açıklaması olmasa "sadıklarla beraber olun" ayetini cemaatler kullandığında "orada sizin velilerinizden değil islam için savaşan bir müslümandan bahsediyor" diyemezdim mesela. Kuran "asla hadisler olmadan anlaşılmaz" demek değildir bu. Kuran tek başına "herkes tarafından aynı anlaşılmaz" demektir. Bu yüzden kuranı hayatına geçirmiş ve kuranda bahsettiği gibi bize kuranı "açıklamakla" görevlendirilmiş peygamberin kuran anlayışına önem veriyorum.
Hadis konusu karışık değil, insanlar öylemiş gibi göstermeye çalışıyor. Kavramlar belli. Uydurma hadisleri toplayan eserler bile var. Yeter ki biz cehaletimizi bırakalım.
Öte yandan peygamberin kuranı nasıl anladığını, nasıl hayatına geçirdiğini, ayetlerden ne anladığını kesinlikle kendimize ölçü yapalım. Eğer öyle yapmazsak, elimizdeki bulgurdan da olursak, "kuranı okuyunca anlam zaten çıkıyor" diyenler dinde istedikleri gibi at koşturur. O çıkar kuran şunu diyor der, öteki çıkar kuran şunu diyor der. Gelmeyin şu oyuna. Şimdi 3-5 mezhep var (ki bunların hepsi ciddi ayrımlarda değildir) kafalar karışık, o zaman şucular bucular çıkar herkes "kendi anladığı" kuranı yaşar. Yine diyorum; gelmeyin bu oyuna. Bunlar bilerek ya da bilmeyerek peygamberin bize açıkladığı değil kendi anladıkları-ya da anlamak istedikleri- kuranı bize dayatmaya çalışıyorlar. Pireyi deve gidi gösteriyorlar. Dinde istedikleri gibi at koşturmak için uğraşıyorlar...
Bir de islam dini her zaman zenginliği övmemiştir.
(Gerçek şu ki, insan, zenginliği görünce azar.) [Alâk 6-7]
Galiba zengin kişi Allah'a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması sebebiyle ayette böyle denmiş. Zengin olan herkes azmaz. Fakat çok kimse azdığı için kuranda böyle buyurulmuş. Mal herkesi azdırsaydı, Allah hz ibrahim, hz süleyman ve daha birçok salih kimseyi zengin etmezdi. O da bir sınav.
Mal için imtihan vardır. (A.İmrân 186)
Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır (Tegâbün 15)
Sadece zenginliğin değil fakirliğinde iyi-kötü yanları vardır. Her iş aslında böyledir. Fakirlikte isyana veya günaha sürükleyebilir insanı. Bu konuya bence nokta koyacak söz, peygamberin söylediği şu güzel hadistir: (Ya Rabbi, azdıran fakirlik ve azdıran zenginlikten sana sığınırım)
Hayatta insanın varoluş sebebini sorgulamasından ve bulmaya çalışmasından daha önemli ne olabilir?