Distopyalar daha bir güzeldir

Siyaset, Din ve Felsefe dışında kalan ciddi konularda makaleler, blog yazıları, videolar vb. materyaller paylaşarak fikir alışverişi yapıyoruz

Distopyalar daha bir güzeldir

Mesajgönderen bihabernehaber » 15 Tem 2013 01:07

facebook
twitter
gplus

Ön Bilgi: Tüm Amerikan medyasının %90’ının büyük altı şirketin elinde olduğunu biliyor muydunuz? http://www.businessinsider.com/these-6- ... ica-2012-6

Bir Şarkı: http://bit.ly/12lM68W

Kare masanın iki ucunda iki sandalye. Biri tahta, yıllar bazı yerlerinin kırılıp dökülmesine sebep olmuş; diğeri ise deri kaplama, temiz ve gayet şık. Tahta sandalyenin üzerinde çivi, beyaz deri kaplamalı olanın üzerinde ise kalem duruyor. Ait oldukları sınıfları belirtmeye çalıştıkları her hallerinden belli.

Arkada sehpanın üzerinde eski bir plak var, ideolojik bir anlamı var mı bilmem ama onun üstünde de Ipod Touch 32 Gb. Sesler geliyor. All we hear is Radio Ga Ga, Video Goo Goo, Internet Ga Ga. Ah, kasetin ters tarafını takmışlar herhalde.

Çiviyle kalem konsensüse varıyor. Önce çivi masayı oyuyor, ardından oyulan yeri kalem boyuyor. Masada bir yazı beliriyor. “Gezi Parkı”. Çivi kendi etrafında fırıl fırıl dönmeye, kalem ise ucunu sivriltmeye başlıyor, ortam kızışıyor.

Başlıyorlar konuşmaya. -Buradan sonraki her karakter hayal ürünüdür.-

Kendini kültürlü olarak tanıtan ya da toplum tarafından bilgili olduğu kabul edilen kişi, Erdoğan’ın diktatörlüğünden, CHP ve MHP’nin muhalefet yanlışlarından, insanların özgür bir yaşam isteyişinden bahsediyor.

Sonra grafit masayı kirletiyor. Ciltsiz kitap okumadığı gibi indirimden DVD film de almayan beyefendi, masaya “He who controls the present controls the past” yazıyor, “You’re just another brick in the wall” diyor, biyografiler örnekliyor, filmlerden bahsediyor, belgesel alıntılıyor. Yıllardır edindiği bilgiler, hızlıca pompasına basılmış damacanadaki su gibi süratle dökülüyor.

Ardından, eğer kültür skalası diye bir şey var olsaydı diğerinden muhtemelen daha düşük değerde olacak kişi söz alıyor. Olayı yanlış anlıyorsun, dış mihraklar diyor, muharrikler diyor.

Bilgili adam düşünüyor. Eleştirilmeye açığım demek ne kadar kolaysa, eleştiriyi olgunlukla karşılamak da o kadar zor, bunu biliyor. Fakat ne yazık ki, insan saldırmayı düşündüğü yerden saldırıya uğrayınca ister istemez savunmasız kalıyor. Okumamakla eleştirmeyi düşündüğün kişi seni cehaletle suçlayınca ironiler içinde boğuluyorsun.

Bazı olaylara gösterdiğimiz tepkiler, kişiliğimizden ipuçları barındırır -kullandığımız kelimeler gibi-. Bu tepkiler ayraçtır, karakterimizi belli eder, kontrol etmek herkesin harcı değildir. Reaksiyonlar patlak verdiğinde indikatörlere etki edebilmesiyle isim yapmış beyefendinin kafasında soru işaretleri dolaşırken ağabeyim fırsat bu fırsat deyip, başlangıç düdüğünü çalıyor.

Sen, bizlere göre iyi şartlar altında yetişen birey. İhtiyaçların sıralaması vardır. Açlığını bastırmadan, yaşama dürtünü doyurmadan diğer eksikliklerini tamamlamaya çalışmazsın, dolayısıyla yaptıklarımı mazur gör diyor.

Sen, yıllarca makineye karşı durdun, onun bir parçası olmaktan kaçtın. Çünkü çok güzel kitaplar okuyordun sistemi eleştiren, o kitapların sistemin matbaaları tarafından basıldığını görmezden gelerek. Muhteşem fikirlerin olay örgüsü içine serpiştirildiği başyapıtlar seyrediyordun sinemada, perdenin arkasındakileri bilmeden. Tarihi araştırıyordun, bilgilerin doğruluğundan hiç şüphe etmeden; belgeseller izliyordun, yapımcılarını gözardı ederek; bir şeyleri sorguluyordun, eğitim sisteminin dayattıklarına bağlı kalarak.

Şimdi gelmiş beni cahillikle, bilgisizlikle suçluyorsun. Klişe fakat makul gerekçe, hayat şartları. Cahilim evet, fakat ben cehaletimin farkındayım. Peki sen, tüm bu olanaklara sahipken, bilgilerinin doğruluğundan az da olsa şüphe duydun mu hiç? Şu ana kadar öğrendiğin ve öğreneceğin her şeyin birilerinin kurgusu olma ihtimalini düşündün mü bir kere de olsa?

Ben okumayarak doğru olanı yaptığımı savunmuyorum, ne olur beni yanlış anlamayın efendim. Fakat ben yanlışa da hizmet etmiyorum. Nötr olmak, negatif olmaktan iyidir. Bazı durumlarda.

Sırayla ilk kalem çivinin üzerine yazıyor birkaç harf, ardından çivi kalemin üzerine kazıyor bir şeyler. Ütopyalar güzeldir, distopyalar daha bir güzeldir.
bihabernehaber
 
Mesajlar: 1
Kayıt: 15 Tem 2013 01:00

Dön Serbest Kürsü