Birlikte Yaşamak Üzerine-I

Siyaset, Din ve Felsefe dışında kalan ciddi konularda makaleler, blog yazıları, videolar vb. materyaller paylaşarak fikir alışverişi yapıyoruz

Birlikte Yaşamak Üzerine-I

Mesajgönderen Cıva » 05 Tem 2013 13:50

facebook
twitter
gplus

Benim buradaki ilk yazım birlikte yaşamak üzerine olacak. Hatta daha çok şehirde birlikte yaşamak... Çünkü ortak çıkarlarımız bu alanda çok daha net görülebiliyor ve buradan yola çıkarak başka çözümlemeler yapmak kolaylaşıyor. Kurallar, yasaklar, özgürlüklerin ince-kalın çizgileri, ötekilik, eşitlik, hoşgörü, demokrasi gibi kimi zaman muğlak ya da anlamsız gelen kavramlar bu alanda şekillenebiliyor, daha geniş projeksiyonlar çizmemiz için “pratik nedenler” sunuyor. Doğadan yola çıkarak yapılan öngörüleri hep ilginç ve yerinde bulurum. Bu türden öngörüler “zorlama” ya da “suyun akışına ters” değildir çünkü.
Sokağa çıktınız, diyelim sabah işe ya da okula gidiyorsunuz. Biraz aceleniz var; sizin gibi herkesin var. Sakin, ama hızlı olmalısınız. Oysa mahallede selam vermeyi unutmamanız gerekenler esnaf var, caddede karşıya geçmek için bekleyeceğiniz ışık var, dolmuş kuyruğunda gerinizde kalmış yaşlı amca var… Bunlar sizi sinirlendirmez, zaman kısıtınız olduğunu düşündürür. Öte yandan; trafik olduğu için sizi “orada” değil “şurada” indiren dolmuş şoförü var, metroda solda durup acelesi olanları düşünmeyenler var, acelesi olup da eliyle koluyla önündekini iterek kendine yol açan var, metrobüs beklerken çaktırmadan önünüze geçip yerinize oturan var, durakta sigara içenler var, otobüste kulaklığından müzik yayını yapanlar var… Zamanlama konusunda iyi durumda olsanız bile bunlar sizi sinirlendirir. En azından beni ziyadesiyle sinirlendiriyor.
Lisedeyken pek yanına yaklaşmak istemediğim toplumsal kurallara, birey olma bilincim arttıkça daha inanır oldum. Çünkü huzurlu bir kent yaşamı için en çok ihtiyacımız olan şey bunlar. Ve bunların uygulanması, yasakları duvarlara yazmakla olmuyor. Vatandaşların kurala uyma ihtiyacını hissedip üzerinde düşünmesi, ortak bir bilinç oluşturarak kuralı bozanları (tatlı dille) uyarmasıyla oluyor. Toplum polislerine ihtiyacımız yok, biz bize yeteriz anlaşmayı, empatiyi bilsek. Hem burada ideolojik bir iddia yok; nesnel ihtiyacımız var: huzur içinde şehirde dolaşabilmek! Yüksek sesle müzik dinleme ihtiyacı olanı da, benden çok acelesi olanı da, sigara içme ihtiyacı olanı da anlıyorum. Çünkü onlar üzerinde düşündüm. Herkesin biraz düşünmeye ihtiyacı var. Dahası, bunları üniversiteye yeni başlayan öğrencilerimle de paylaşıyorum; herkesin biraz paylaşmaya ihtiyacı var. Olmadı, aksiyona geçiyorum; ki buna da çoğu kimsenin zaman zaman ihtiyacı oluyordur: Geleceğin apartman yöneticisi diyeceksiniz belki, deyin; sabah toplanmamış çöpleri, yeri değiştirilmiş geri dönüşüm kutularını, saatlerine uymadan yapılan inşaatları, kaldırıma park eden arabaları, köpek oyun alanı daraltılan parkları, bileklerinizi burkan bakımsız park taşlarını, evinin önünde hortumla araba yıkayan bencilleri belediyeye şikayet eden benim! Yani, aranızda da vardır tabii benden, ben o huysuzlardan biriyim.
Araba kullanırken, örneğin, yaya ve bisikletli olduğum zamanları düşünerek empati kuruyorum. İyi araba kullanamayanlara da yol veriyorum. Yine de bazı durumlarda çaresizim: arıza şeridinden gidenleri hiç anlamıyorum. Hele ki trafiği kesip rahat seyahat etmek isteyen, önüne Karaşimşek ışığı koyup “pırt-pırt!” diye öterek geçen “devlet büyüklerini” hiç mi hiç anlamıyorum. Kırmızı ışıkta geçen, yaya geçidinde yol vermeyen, sokağa kültablasını boşaltan şoförler için de çaresizim… :evil:
Şimdi yukarıda adı geçen kavramları bu düşünce şekli ışığında gözden geçirelim. Sokakta herkes eşit. Tabii yaşlılar, çocuklular, hayvanlar biraz ayrıcalıklı. Amaç belli, huzur içinde şuradan şuraya gitmek. Bu amaç için kurallar belli, yukarıda değindik. Bu ortak alanda herkes birbirine teğet geçiyor; yani kimse kimsenin en sevdiği yemeği, nerede oturup nerede çalıştığını, neye inanıp hangi partiye oy verdiğini bilmiyor; ancak herkes yukarıdaki kurallar üzerinde kafa yorar ve ona göre davranırsa harika bir şeyi başarmış oluyorlar. Hoşgörü, empati, toplumsal yaşayışı rahatlatan kurallara saygı aslında bize o toplumu daha çok sevmemizi, kendimizi daha güvende, daha oraya ait ve huzur dolu hissetmemizi sağlıyor. Bu harika değil mi?
Hiç de ütopik bir şey değil; birçok refah ülkesinde olan bu. Ancak bu bilinç temel ihtiyaçlarla geliyor. Her gün işe, okula gitmek zorunda olan, bunu insan gibi, “birey” gibi yapmak isteyen bir kitle oluşuyor. O gezilen sokaklar o kimselerin önemsediği, benimsediği alanlar oluyor. Bireyler evlerinde nasıl kurallı ve saygılıysa, kamusal alanda da bu bilinçle hareket edebileceğini, etmesi gerektiğini görüyor. (Öyle ya, evimizde çöpleri yere mi atıyoruz? Evimizin duvarını kıran, çiçeğini bozana kayıtsız mı kalıyoruz? Sokakta neden orası bizim değilmiş gibi davranalım?) Böyle hareket etmeyeni de uyarıyor: İçeride 35 kişi varken minibüs şoförü “ilerleyelim biraz daha” deyince “maalesef, yer yok artık” diyor; boş otobüste kapı önünde durana “azıcık ilerleyebilir misiniz yer varsa” diyor…
Ne kadar da kısa ömrümüz var; bir ağaçla karşılaştırınca mesela! İnsan olarak yaratılmışız ve ne kadar daha güzel yaşayabiliriz, onun hesabını yaparız ancak. Bu hesap; paranın aldığı/alamadığı şeylerin hesabı değildir. Bu hesap, bireysel olarak içinden çıkılacak bir hesap da değildir. Öte yandan polisin-askerin, devletin dayatmasıyla yapılacak bir hesap hiç değildir! İnsanlıkla, anlayışla, toplumun ve dünyanın bireyi olduğunun hissedilmesiyle, daha iyi nasıl olur/um/uz’a kafa yormakla yapılacak bir hesaptır. Herkesin çıkarı olacak bir hesaptır, şüphesiz…
Peki, bu senaryodaki “öteki” kimdir? Bence kentte yaşayan birey olmanın ve insanca yaşama ülküsünün farkında olmayan, buna kafa yormamış kimsedir. İtilip kakılmaya, özgürlüklerinin çiğnenmesine, idari hatalara boyun eğmeye alışmış bir kimsedir. Çünkü kuralı bilip de bencilliğinden kurala uymayanı saymıyorum; o bir seçim. Diğer tarafta, haklarının ve özgürlüklerinin bilincinde olmayan, bunların keyfine varmamış bir kitle var. Peki bu kitle, bu yazının hedefi midir? Bunu göreceğiz. Benim sorumlu hissettiğim, herkesin birey olması için bir şeyler yapmak. Birey olmadan toplum olamıyor çünkü… Şehirde hiç olmuyor, pratik sebepleri var ;) Sizce?
Cıva
 
Mesajlar: 8
Kayıt: 23 Haz 2013 19:30

Re: Birlikte Yaşamak Üzerine-I

Mesajgönderen deardeer » 03 Eyl 2016 00:03

facebook
twitter
gplus

Koyden binbir hayallerle gelip, koy yasamini sehirde kurmaya calisan cahil kesim yuzunden oluyor bunlar.
Call me your Deer God ¥
Kullanıcı avatarı
deardeer
 
Mesajlar: 65
Kayıt: 23 Ağu 2016 20:57


Dön Serbest Kürsü
cron