Tristan Tzara: “Dada Manifestosu 1918”

Siyaset, Din ve Felsefe dışında kalan ciddi konularda makaleler, blog yazıları, videolar vb. materyaller paylaşarak fikir alışverişi yapıyoruz

Tristan Tzara: “Dada Manifestosu 1918”

Mesajgönderen Rudolf Dayı » 04 Şub 2015 04:52

facebook
twitter
gplus

Birtakım göstergelerin önceden haber verdiği –Tzara’nın yazdığı, “Mösyö Antipirin”inki gibi manifestolar ya da Walter Serner’in “Son Rahatsız Ediş”i–, 21 yaşındaki bir ozanın 23 Temmuz 1918’de ileri sürdüğü “Dada Manifestosu 1918” ortalığı kızıştırır. Bu kendi ekseninde dönüp duran, ışık saçan, yankı uyandıran, ana damara, mantığa saldıran, sanatı yeniden tanımlayan, her türlü ortaklığı geçersiz kılan ve yeniden özgür bir düşünce yaratan metin bugün hâlâ gereğince okunmamıştır.

Bir sözcüğe dayanarak duyarlılık inşa edilmez; her yapı, sıkıntı veren bir yetkinleşmeye yönelir, yaldızlı bir bataklığın durgun düşüncesine, görece insan ürününe. Sanat yapıtı, “kendi kendindeki güzellik” olmamalıdır, çünkü ölüdür; ne neşeli ne üzgün, ne aydınlık ne karanlık; ermiş halelerin pastalarını ya da atmosferler arası kambur bir koşunun terlerini sunarak ya sevindirmek ya da kötü davranmak bireylere. Bir sanat yapıtı, yasa gereği, nesnel olarak, herkes için, hiçbir zaman güzel değildir. Demek ki eleştiri gereksizdir, eleştiri her birey için, yalnızca öznel olarak ve en küçük bir genel nitelik taşımaksızın vardır. Bütün insanlığa ortak psişik temeli bulduk mu sanıyorsunuz? İsa’nın girişimi ve kutsal kitap, geniş ve iyilikçi kanatlarının altında şunları gizler: boklar, hayvanlar, günler. Şu sonsuz, biçimsiz çeşitlemeyi yani insanı oluşturan kaosa düzen vermeyi nasıl isteyebiliriz ki? “Komşunu sev” ilkesi bir ikiyüzlülüktür. “Kendini tanı” bir ütopyadır ama daha kabul edilebilir niteliktedir çünkü içinde kötülüğü barındırır. Acımak yok. Katliamın ardından bize arınmış bir insanlık umudu kalır.

Hep kendimden söz ediyorum çünkü ikna etmek istemiyorum, başkalarını ırmağıma sürüklemeye hakkım yok, kimseyi izimden gelmeye zorlamıyorum, hem herkes sanatını kendi yolu yordamınca ortaya koyar, eğer göğün katlarına ok gibi yükselen ya da kadavraların ve doğurgan kasılmaların çiçekleriyle dolu madenlere inen neşeyi biliyorsa. Sarkıtlar: onları her yerde aramalı, acının büyüttüğü kreşlerde, meleklerin tavşanları kadar beyaz gözlerde.

Böyle doğdu DADA, bir bağımsızlık, topluluğa güvensizlik gereksiniminden. Bize bağlı olanlar özgürlüklerini korur. Hiçbir kuram tanımayız biz. Kübist ve fütürist akademilerden, o biçimsel düşünce laboratuarlarından bıktık. Para kazanmak ve kibar burjuvalara dalkavukluk etmek için mi yapılır sanat? Kafiyelerde para şıngırtısı duyuluyor, tonlamalar göbek kavisi boyunca kayıyor aşağı. Bütün sanatçı grupları, başka başka kuyrukluyıldızlara binerek sonunda bu bankaya vardı. Yastıklara gömülme, yeme içme olasılıklarına kapı açık.
Burada verimli topraklara demir atıyoruz.
Burada haykırmaya hakkımız var; çünkü biz ürpermeleri ve uyanışı yaşadık.
Enerjiden sarhoş olmuş hayaletleriz, umursamaz tene saplıyoruz Üç dişli yabayı. Başdöndürücü yeşilliklerin tropik bolluğunda lanet selleriyiz biz, zamk ve yağmur bizim terimiz, kanıyoruz ve susuzluğu yakıyoruz, bizim kanımız güç demek.

Kübizm basit nesnelere bakma biçiminden doğmuştu: Cézanne bir fincanı gözlerinden 20 santim aşağıda tutarak resmederdi, kübistler fincana yukarıdan bakıyor, kimileri dikey bir kesit alıp onu akıllıca kenara yerleştirerek görünüşü karmaşıklaştırıyor. (Yaratıcıları unutmuyorum, kesin bir biçim kazandırdıkları malzemenin büyük hedeflerini de.) Fütürist, aynı fincanı, birkaç kuvvet çizgisiyle muzipçe süslenmiş, yan yana dizilmiş bir nesneler silsilesi olarak, hareket hâlinde görür. Tuvalin, entelektüel sermaye yatırımına yönelik, iyi ya da kötü bir resim olmasına engel değildir bu. Yeni ressam bir dünya yaratır, öğeleri aynı zamanda araç-gereçleridir, yalın ve kesin bir yapıt yaratır, tartışmasız. Yeni sanatçı karşı çıkar: artık resim (simgesel ve yanılsamaya dayalı bir çoğaltım) yapmaz o, doğrudan doğruya taştan, ahşaptan, demirden, kalaydan kayalar, anlık duygulanımın saydam rüzgârıyla her yöne döndürülebilen hareketli organizmalar yaratır. Resimsel ya da plastik her tür yapıt gereksizdir; köle zihinlere korku veren bir canavar olsa da, insan giysilerine bürünmüş hayvanların yemekhanelerini süsleyen yavan yapıtlardan, insanlığın o hüzünlü masalının resimlemelerinden olmasa da. Tablo geometrik açıdan paralel olduğu saptanmış iki çizgiyi bir tuval üstünde, gözlerimizin önünde, yeni koşullar ve olanaklar doğrultusunda aktarılmış bir dünyanın gerçekliğinde buluşturma sanatıdır. Bu dünya yapıtta belirtilmiş ya da tanımlanmış değildir, sayısız çeşitlemeleriyle seyirciye aittir. Yaratıcısı için nedensiz ve kuramsızdır. Düzen=düzensizlik; ben=ben-olmayan; olumlama=yadsıma: Mutlak bir sanatın yüce ışımaları. Kozmik ve düzenli kaosun saflığı açısından mutlak; süresiz, soluksuz, ışıksız, denetimsiz bir saniye olan şu kürecikte sonsuz. –Eski bir yapıtı yeniliğinden ötürü severim. Bizi geçmişe bağlayan tek şey karşıtlıktır.- Ahlak dersi veren ve psikolojik temeli tartışan ya da geliştiren yazarlarda, gizli bir kazanma arzusundan başka, sınıflandırdıkları, paylaştıkları, yönlendirdikleri gülünç bir yaşam bilgisi vardır; tempo tuttuklarında kategorilerin dans ettiğini görmek konusunda diretirler. Okurları bıyık altından güler ve devam eder: neye yarar?

Doymak bilmez kitleye kadar ulaşmayan bir edebiyat vardır. Yaratıcıların yapıtı, yazarın sahici bir gereksiniminden ve yazar için doğmuş yapıt. Yasaların sararıp solduğu, yüce bir egoizmin bilgisi.
Her sayfa patlamalıdır, ya derin ve ağır ciddiyetle, burgaçla, başdöndürücülükle, yeniyle, sonsuzla, ezici şakayla, ilkelerin coşkusuyla ya da basılma biçimiyle. İşte sallantıda bir dünya kaçıp gidiyor, cehennem çıngıraklarının yavuklusu olmuş, işte öte yanda yeni insanlar. Kaba sabalar, sıçrayanlar, hıçkırıklara binenler. İşte sakatlanmış bir dünya ve gelişme hastalığına tutulmuş şarlatan edebiyat doktorları.

Tristan Tzara,
“Dada Manifestosu 1918”den parça, çev. Elif Gökteke, Dada Manifestoları’nda, Norgunk
Resim
Kullanıcı avatarı
Rudolf Dayı
 
Mesajlar: 102
Kayıt: 25 Mar 2014 16:37

Dön Serbest Kürsü
cron