gönderen huzurdoğada » 17 May 2015 04:33
Evet bu yazıyı fazla paranoya yaparak yazıyor olabilirim şu an ama bu oyun hakkında düşündüklerimi paylaşmalıyım. Zira bu oyunu oynamaya başladıktan beri (arada canım sıkılınca oynuyorum hala ama şu düşünce kafamı rahat bırakmadığı için iyice soğudum) bu mesele kafamı epey kurcalıyor. Oyunun felsefesi aslında yaşadığımız hayatı ne kadar güzel özetliyor değil mi? Küçük bir hücre olarak başlıyorsun, büyüyene kadar sağda solda dolanıp kendinden büyüklerden uzak duruyorsun, köşe bucak kaçıyorsun, hatta rüşvet veriyorsun seni yememeleri için, (yapmışlığım var ondan biliyorum ehehe) daha da büyük olmak için başkalarını yiyorsun (ki bu da emeği yok saymak olarak nitelendirilebilir),bir oyunla ne kadar olabilirse gözünü o kadar hırs bürüyor ve en büyüklerden olmak için bayağı bir uğraşıyorsun, en büyüklerden biri olunca da herkese ahkam kesmeye başlıyorsun (tabi abilerden uzak durarak)... Bir beyaz yakanın işe başlamasından genel müdür oluncaya kadar geçirdiği evreleri görüyorum resmen bu oyunda. Sizce bu oyunun bu kadar tutulmasının sebebi insanın fıtratıyla ve ofislerde yaşanılan hayatların kimyasıyla bu kadar uyuşuyor olması olabilir mi? Bilemiyorum yine de, belki de sadece bir paranoyadır.
"Bana sevgi değil,para değil,ün değil,hakikati verin.Zengin yemeklerin,şarabın ve dalkavukların bulunduğu sofrada oturdum,hakikat ve samimiyet yoktu;misafire hiç de iyi davranılmayan bu yerden aç ayrıldım"
Henry David Thoreau