Longinus yazdı:Gerekli yerlere açıklama yapayım. Yasin 38 güneşin geçici olarak bir yere gittiğini söyler. Burada güneşin vazifesini tamamlayıp battığı kastedilir. Nitekim Kasas 71'de ve bir de Bakara 258'de İbrahim'in ağzından güneşin getirildiği anlatılır. Başka ayetlerde ay ve güneşin birbirlerini takip ettiği de belirtilir. Yine Yasin 39'da ayın konumları ve Yasin 40'ta ay ve güneş birlikte vurgulanarak gözleme göre kesintili hareketleri anlatılmıştır.
Kemik ve et meselesi için Bakara 259 ayetine bakılabilir. Düşünce meselesine gelirsek Kuran bir iddia kitabı değildir. Misal direkt olarak dünya düzdür yuvarlak değildir demez veya ay ve güneş dünyanın etrafında döner demez. Bunları birebir kelime kelime söylemesi için bir sebep yoktur.
Hayır Yasin 38'de güneşin kendi yörüngesinde akıp gittiği belirtilmiştir. Bu samanyolunun etrafındaki yavaşça akışını ifade eder. Batışını doğuşunu değil. Bak bütün gökcisimleri hareket halindedir güneş samanyolu etrafında döndüğü için diğerleri de dönerler ama tabi bu 250 milyon sene gibi bir sürede tamamlanır. E bu da "her biri bir yörüngede yüzerler" ayetini doğrulamaktadır. Müteşabih ayetler ile Muhkemleri karıştırmayalım ortada bir sınav var sonuçta ama mantıksız birşey yok. Dünyanın çevresindeki hareketler de gayet en rasyonel insanın bile anlatabileceği bir dolaylı anlatımdır. Sonuçta dünyanın dönüşü dolayısıyla güneş batar, ay hareket eder. Bunda mantıksızlık yok. Dünyanın dönüşü sayesinde gökcisimlerinin hareket beyanı ancak birşeyleri anlatabilmek içindir. Bugün sen dünya döndüğü için gece olduğunda "vay be güneş de battı hava karardı" demiyor musun? Yoksa "bugün de dünya döndü be" mi diyorsun? Sonuçta ifade etmek için birşeylerin döndüğünü söylemek gerekir. Mesela şöyle düşün bugün sen uçaktayken şehir sana ufacık görünüyorsa sen şöyle ifade etmez misin? "Şehir aşağıda ve şu evlere bak ne kadar ufak"
Yani dünyanın hareketi onların hareket etmesi işlemini gerçekleştiriyor başka ifadeyle onların hareket etmesi dünyanın hareket ettiğini gösteriyor.
Herşey dediğin gibi olsaydı kesin olarak "Dünyanın etrafında dönerler,dünya sabit" demesi gerekirdi. Oysa dünyanın döndüğü gerçeği ve astronomi Kur'andan 3000 sene önce bile tahmin edilebiliyordu ki piramitler buna göre inşaa edildi. Kur'an'da bu kadar tarihi bilgi varken dünyanın sabit olduğu hepsinin etrafında döndüğü gibi bir iddia ancak kesin böyle bir ayet olsaydı mümkün olabilirdi. Kaldı ki algılayacağımız biçimde anlatmıştır. "Güneşi batıdan doğuracak olan kimdir" dediğinde bu dünyanın eksen değiştirmesiyle olabilecek birşey olduğu gayet akla mantığa uygun olur. Somut delil böyle olmaz, mecazları atlamamak lazım. Bugün en rasyonel insanın bile mecaz kullandığını görüyorsak.
Yada tüm bunları bir kenara koy, bu ayetleri cahil bir insan yazmış olsa bile Allah'ın ayetleri gibi anlaşılabilirdi çünkü mantıksız ve ters birşey yok. İnanmak istemeyen somut hastalığına tutulmuş (oysa soyut diye bir kavram var ve dinin en çok işaret ettiği insanların terk ettiği bir kavram) insanlara bir takım tuzaklar var. Dolaylı anlatım var. Allah'ın ayetleri olmasının kanıtı, dünyanın geçici bir yer olması, ahiretin gerçek yaşam olması, Bir olan Allah'ın kendini tanıtması gibi olağanüstü insanın içindeki kaosuna son veren olgulardır. Bu yüzden La ilahe illallah bile bir mucizedir. Ayettir. Ama görmesini bilene. Onun dışında evrenin genişlediğini yazan, dünyanın ve evrenin başı ve sonu olduğu gibi üstün somut mucizeleri yazan bir kitap olmasına rağmen inançsız olan buna da inanmamış ve bilim bunu ortaya atınca ancak bilimin sunduğu veriye inanmıştır. Bu yüzden Kur'an bilimsel ayetler ile inançlı olan insan sayısını arttırmaz böyle bir derdi yok. Kur'an'ın görevi kendini kanıtlamak değil, düşünen ve kalbi yatışan insanı kurtarmak ve ona esas yaşam amacını öğretmek.