gönderen jager » 24 Şub 2017 04:01
Fazlasıyla yalnız olan, kendini yalnızlaştıran, adeta yalnızlık üzerine master yapan biri olarak bir şeyler yazmak ve yalnızlığımı paylaşmak istedim. Umarım okurken sıkılmazsınız çünkü tam bir bunalım yazısı olacak.
Hayatımın en kötü zamanlarından geçtiğimi söylemeliyim, şuan benim gibi kötü zamanlar geçiren başkaları var mı bilmiyorum çünkü pek sosyal biri değilim, hatta hiç değilim. kimseyle iletişim kurmak, konuşmak, muhattap olmak istemiyorum ama eğer benim gibi bunalımda olan, yalnızlığın en dibine vuran birileri varsa en azından bu konuda yalnız olmadığımı düşünüp birazcık mutlu olabilirim sanki.
İnsanlardan uzak duruyorum, kimseye ne güveniyorum ne de ilgi duyuyorum. Yanımda kimseye ihtiyaç duymuyorum ama tek başına yaşamakta kolay değil. Hayattan tamamen soğumuş biriyim. Hiç kimse samimi gelmiyor, hiç bir amacım kalmadı yaşamak için, gerçekleştirmek istediğim hiç bir idealim yok. Bütün bunlara rağmen asla intihar etmeyi düşünmedim. Çok fazla şey kaybettim, defalarca ihanete uğradım, değer verdiklerim beni yüzüstü bıraktı, hemen hemen bütün hayallerim yıkıldı, hiç bir şey yolunda gitmedi hayatımda, uzun dönemler büyük sıkıntılar yaşadım çoğu kez boşluğa düştüm ama asla hayatıma son vermek istemedim. Aklımın ucundan bile geçmedi geçmezde çünkü nasıl olsa bir gün öleceğim.
Benim hayatım sonunu bildiğin sıkıcı bir filmi izlemek gibi. Yalnızlık beni içine kapanık biri yaptı kimseyle fikirlerim uyuşmuyor. Hiç bir şeye hevesim kalmadı. Diğer insanları makinelere benzetiyorum, gerçek değiller gibi ruhsuz içi boş makineler gibi hepsi. Kendimide görünmez adam gibi hissediyorum sanki perdenin arkasından insanları ve hayatı izliyormuş gibi, yaşarken onlardan biriymişim rolü yapmak zorundaymışım gibi, kendi kendime senin mesleğin ne diye sorup, ben bir performans sanatçısıyım diye cevaplandırıyorum. Yaşarken sergilediğim bir performans var, bunun adı hiç kimse olmak. sıradan birini canlandırıyorum bütün hayatım bunun üzerine kurulu. Galaksiye çağ atlatacak fikirlere sahip insanlar fabrikalarda asgari ücretlerle çalışıyor bu dünyada. Sıradan olmak sıradan bir hayat sürmek sorun değil, sorun nefes alabilmekte, bitmeyen ihtiyaçları karşılamak için bütün hayatımı çalışmaya adamam gereken bir düzende nefes alamıyorum.
Toplumun, çevremin, ailemin benden beklediği şeylere istedikleri cevabı veremiyorum. Öyle bir yapım varki hiç bir şekilde bu hayatla uyumlu değilim. insanım ama insani doğamla bile uyum içinde değilim. Diğer insanlardan beklediğim şeyler benim dahi yapamayacağım kusursuz şeyler. Kimse beklentilerimi karşılayamaz. Ne toplum ne ailem ne arkadaşlarım hiç kimse.
Yalnızlık güzel. insanlardan uzak olmak huzur verici fakat boşluğa düşmüşseniz ve yalnızsanız bu tam bir işkence, cehennem gibi bir yalnızlık. Hayatımın bundan önceki dönemlerinde hep bir amacım olurdu sürekli değişirdi ama hep bir hedefim olurdu. Şimdiyse amaçsızlaştım yürümek istediğim bir yol yok, yapmak istediğim bir şey yok, bu gerçekten çok zor kılıyor hayatı.
Bu duruma gelmemin sebebi ümitsizleşmek, ben böyle yorumluyorum. dünyanın ileride güzel bir yer olacağına dair olan inancım çok fazla azaldı. İnsanlara olan inancım tükendi. Kendime olan inancım tükendi. Bir şeylerin düzeleceğine, iyileşeceğine, akıllanacağına olan inancım tükendi. Umudunu kaybedince kanatları koparılmış heybetli kuşlara benziyorsun yaşamak için bir sebep kalmıyor. Yeniden uçmak bir rüya gibi geliyor artık kanatlarını geri getiremeyeceğini düşündükçe daha da kahroluyorsun.
Ümit etmek, bir şeylerin tasavvur ettiğimiz gibi olabileceği ihtimalinin var olduğu bilmektir aslında. yani uzakta olsa, çok uzakta olsa eğer bir ihtimal varsa, bir yolu varsa olabilir demektir ümit etmek. Küçücük bir ihtimal de olsa, bütün dünya imkansız dese bile eğer sen bir ihtimal var diyebiliyorsan, inanabiliyorsan bu ümit etmek demektir. Herkesin hayatta umduğu şeyler vardır. İnsanlar İstedikleri, hayal ettikleri, arzuladıkları, olabileceğine ihtimal verdikleri şeyler kadardırlar. Ümit ettiğin şey yani ihtimal verdiğin şey ne kadar uçuk kaçıksa toplum nazarında, senin o kadar sağlam durman gerekir. Yoksa kaybedersin umudunu. Bin kişi karşında duruyorsa bin kişi kadar güçlü olmalısın. Olursunda umut etmek insana güç verir.
İnsan insanın kurdudur derler. Bin düşmanın yapamadığını bir dost kolayca yapar. Bir insanın ümidini arttıran şey, onunla birlikte başkalarınında aynı konuda ümitlenmesidir. Bir insanın ümidini yok eden şeyse, kendisiyle birlikte ümitlenen insanların, zayıf düşüp zamanla ümitlerini kaybettiklerini görmesidir. Bu gerçek yalnızlıktır. En saf ve acımasız hali. İnancınla, hayallerinle, düşüncelerinle, ümitlerinle tek başınasın bütün dünya senin için ıssız bir adadan farksız. Yapabileceğin tek şey öylece yaşamaya devam etmek galaksinin ortasındaki bu ıssız adadan seni kurtaracak kimse yok. Evrendeki en yalnız şey sensin. toz zerresinin bile bir amacı işlevi vardır, ama senin yok.
Her sabah uyanır uyanmaz yaşadığım hayata içimden küfürler ederek başlıyorum. Kendimden hiç memnun değilim. Kimsenin beklentilerini karşılayamıyorum. İnsanların bana işe yaramaz biri olarak baktığını biliyorum. Benimle ilgili böyle düşünmeleri zoruma gitmiyor. Onların gözünde işe yaramaz biriyim çünkü değer verdikleri şeyleri önemsemiyorum, korktukları şeylerden korkmuyorum, inandıkları şeye inanmıyorum. Bu yüzden tembel, uyuz, sorumsuz, işe yaramaz biri oluyorum. Olaylara kendi gözümden bakıncada öyleyim hakikaten ama sebeplerim onlarınkinden farklı umudunu kaybetmiş amaçsız birine dönüştüysem gerçekten tembel işe yaramaz uyuz biriyimdir artık. İşte zoruma giden şey bu kendim hakkında onlar gibi düşünmek.
Eskiden sinirden gülmek ne demek bilmezdim, şimdiyse çok iyi biliyorum ve sadece sinirden gülebiliyorum. Gün içerisinde bir çok defa oluyor saçma sapan düzensiz, berbat bir hayatım var. her şeyim zaman öldürmek üzerine kurulu, bu halimi görüp içinde olduğum durumun ayrımına varınca kendi halime gülüyorum. Belkide bu gülüş bana ait değildir. Beni bu hale getiren bu saçma hayatın, vaziyetimi idrak ettiğimde ağlanacak halime kahkahalarla gülmesidir. Bütün hayatımı şekillendirmeye çalışan beni köşeye sıkıştıran hayatın suratımda sinir bozucu bir kahkahaya dönüşmesi beni deli ediyor.
Uykusuz geçen geceler, yarından hiç bir beklentinin olmayışı, kendine yalan söylemek için hiç bir sebebinin olmayışı, üst üste yakılan sigaralar, insanların, müziğin, kitapların, filmlerin hiç bir şeyin tat vermemesi, paylaşacak bir şeyinin olmaması, bıkmışlık, umursamazlık, üşengeçlik, boşvermişlik ve daha yığınla sıkıcı, bunalım şeylerle dolu dolu bir yalnızlık benimkisi hemde en kötüsünden. Yazarsak belki geçer. Kendimi kalabalıklarda boğmak istercesine bir yalnızlıktan kurtulma umudu değil bu. Benim her zaman yalnızlığa ihtiyacım var ama böylesine değil amaçsız umutsuz birine en ağır gelecek şey yalnızlıktır. Yalnızlığımla mutlu olabilmek için ümide ve bir amaca ihtiyacım var sadece ne yapacağımı bilemediğim de duvarlara konuşur gibi buralara yazıyorum işte. Aynada kendine bakmakla yalnızlığını gidermek gibi yada sevdiğin yalnızlığın yansımasına bakıp hasret gidermek gibi.